İbrahim'in adını duymayan 
                                        kimse var mı? Uzantısı Eski Antlaşma'nın 
                                        her köşesinde. Yeni Antlaşma sayfalarında 
                                        bol bol konu edilen kendine özgü bir ata 
                                        (bkz. Yaratılış 15; Romalılar 4). 
                                        Yaşayan bir anıt, Tanrı-insan ilişkisinin 
                                        hem somut hem de soyut bir göstergesi, 
                                        buna betim demek doğrudur. İbrahim canlı 
                                        bir bağlılık örneğidir; bir iman yolcusu. 
                                        Seyahatinin başlangıcında diri Tanrı'nın 
                                        güvenlendirici yüreklendirmesini duyuyor 
                                        o. "Korkma Abram! Benim senin 
                                        kalkanın. Ödülün çok büyük olacak" 
                                        (Yaratılış 15:1). Görüldüğü gibi onun 
                                        ilk adı Abram'dır. Anlamı: Yücelik 
                                        Babası. Diri Tanrı'ya sarsılmaz, kanıtlı 
                                        bir imanı öğretir herkese bu insan. Ne 
                                        var ki, hepimiz gibi onun yaşamında da 
                                        korkulu anlar belirgin. Bunlara kısaca 
                                        değinelim: Kenan ülkesinden geçim için 
                                        ayrılıp Mısır'a sığınışı (bkz. Yaratılış 
                                        12: 11-13). Onu çağıran RAB'bin kesin 
                                        vaadine karşın savsaklayıp ilkel bir çözüm 
                                        yolunu seçmesi (bkz. Yaratılış 15:2, 
                                        3; 16:1-4). Hacer'le İsmail'i aile 
                                        topluluğundan dışlamaya ilişkin buyruğu 
                                        kararsızlıkla karşılayışı (bkz. Yaratılış 
                                        21:11,12). 
                                        Abram'ın imanı yetkinliğe geldikçe 
                                          korku dağıldı, dayanıklığa dönüştü. 
                                          Adı İbrahim'e değiştirilen (bkz. 
                                          Yaratılış 17:5) bu iman örneğinin 
                                          metaneti Moriya dağında doruğa erişecek. 
                                          Bu yere YAHWEH YİRE (RAB SAĞLAR) 
                                          adını koyacak (bkz. Yaratılış 22:9). 
                                          Aynı yere sonradan Yeruşalem adı veriliyor 
                                          (bkz. II Samuel 5: 6,9). Bu parlak 
                                          aşamada yetkin sevgi korkuyu alt ediyor 
                                          (bkz. l Yuhanna 4:18). Kişiye 
                                          işkence çektiren korkudan sıyrılmak 
                                          yaşama özgürlük sağlayan gönençtir. 
                                          Varlığını RAB'be atayan insanın doruksal 
                                          sevinci korku bağlarından kurtulmaktır. 
                                          Bir yandan Tanrı'ya bağlılık öte yandan 
                                          korku egemenliğine tutsaklık birbiriyle 
                                          bağdaştırı-lamayan çelişkiler alemidir. 
                                          Mesih bağlısının temelde beliren özelliklerinden 
                                          biri korkuyu ve onunla ilgili her duyguyu 
                                          dışlamaktır. Ardı arası kesilmeyen bu 
                                          yükün çektirdiği işkence sağlıksız duyguların 
                                          ön sırasında gelir. Bu ezici endişeyi 
                                          alt edebilmenin çözümü doğaüstü sağlayışladır. 
                                          İbrahim, "İşte ben" (Yaratılış 
                                          22:1) deyinceye dek korkularıyla 
                                          boğuşan biridir. Tıpkı kendimize benzeyişte. 
                                          Moriya dağında oğlu İshak'ı Tanrı'ya 
                                          sunmaya hazır olan İbrahim'in iman yolculuğu 
                                          fiziksel bir doruğa tırmanmaktan çok 
                                          ruhsal doruğa çıkıştır. Hepimizin severek, 
                                          sevinerek benimseyebileceği doruk dene-yimi 
                                          ve gönenci.. İbrahim'in iman yolculuğu 
                                          kurtarıcı Mesih'i imanla değerlendiren 
                                          kişi için bir eğitimdir; özendirme taslağı.İbrahim devingen biridir; 
                                          anlamlı amaçlı devingen. Hem coğrafik 
                                          hem de ruhsal atılımcılık çığırı açan 
                                          eğitmen yolcu. Aslında yaşamın gizemi 
                                          bir yolculuk değil midir? Diri Tanrı'yla 
                                          ilişkimizi aydınlığa getiren bu yiğitin 
                                          çarpıcı ilerleyiş evrelerine eğilmenin 
                                          yararı yadsınamaz. "İlyas peygamber 
                                          (İbrahim de) bize benzer bir insandı" 
                                          (Yakup 5:17). İbrahim'in yolculuğunda 
                                          dört ayrı konum belirmekte. Bu yerlerin 
                                          betimlediği yaşam gerçekleri ve deneyimleri 
                                          kendi yolculuğumuza da bol ışık saçabilir.
                                        ¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
                                        l. UR'DA KÖSTEKLİ BOCALAMALAR
                                        (Yaratılış 11:27,28; Resuller 
                                          7:2,3)
                                        Babalarının adı Terah olan 
                                          bu seçkin aile Mezopotamya'nın namlı 
                                          kenti UR'da ün kazanmıştı. UR gelişmiş 
                                          bir ticaret merkezi, kültür barınağıydı. 
                                          Olanakları çok geniş bir yerleşim odağı. 
                                          Bazı arkeologların gözlemi uyarınca 
                                          bu kent Şinar'ın (bkz. Yaratılış 
                                          10:10) [Sümer] içindeydi. Zaman, 
                                          İ.Ö. yaklaşık 2000'dir. İbrahim'in ailesi 
                                          UR'da başarı kazanmış, nam yapmış iş 
                                          adamları. Bir rivayete bakılırsa tüm 
                                          aile put imalatı ve satışıyla meşguldu; 
                                          önceki çağların çok geçerli bir ticaret 
                                          koluydu bu. O dönemin insanı putlar 
                                          yapıp onlara tapınırdı. Süratle, ustalıkla 
                                          bu uğraşı başarılı bir ticarete dönüştürmenin 
                                          yollarını buldu niceler. Evreni dolduran 
                                          diri Tanrı'nın bilinmediği bir dönem. 
                                          Oysa egemen Tanrı kendisini özel vahiy 
                                          yoluyla tanıtan Yaratıcı-Kurtarıcı’dır 
                                          (bkz. Yeşu 24:2). 
                                        Tanrısal vahiyle, UR’u 
                                          bırakıp KENAN ülkesine gitmeyi içe-ren 
                                          buyruk Abram'a ulaştı, onun aracılığıyla 
                                          tüm aileye açık-landı (bkz. Yaratılış 
                                          11:31; Resuller 7:2,3). Baba Terah 
                                          başkan durumunda ev halkına öncülük 
                                          etti. Haran adında bir kardeş UR'da 
                                          öldü. Onun oğlu Lut yolculuğa katıldı. 
                                          Amaç, yeniliğe kavuşmuş yaşama özgü 
                                          yepyeni bir yurt. Adı YAHWEH olan diri 
                                          Tanrı vaat ettiği süt ve bal akan KENAN 
                                          ülkesine yönelti-yordu onları. Soyut 
                                          kapsamda kurtarıcı Tanrı'nın günahlılık 
                                          ve bilgisizlikte dolap beygiri gibi 
                                          dönüp duran insana uzattığı kayra ve 
                                          sevgi çağrısıdır bu. Yaşam doluluğuna, 
                                          bilgeli düzene çağrı. Tanrı’nın, Mesih’in 
                                          özelliği herkesi kendisine çağırmak-tır: 
                                          “Ey susayanlar, sulara gelin... Kulak verin, 
                                          bana gelin. Dinleyin ki yaşayasınız” 
                                          (Yeşaya 55:1,3; bkz. Matta 11:28-30).
                                        Abram’la ailesi putlara, yalancı 
                                          tanrılara tapınılan UR'da Yaratan-Kurtaran 
                                          Tanrı'dan uzaktılar. Bedenden doğup 
                                          da ruhtan doğmayan doğal insanın görünümü 
                                          budur (bkz. Yeşaya 59:2; Yuhanna 
                                          3:6). Mesih'in kanıyla arıtılan 
                                          günahlıya Tanrı şöyle seslenir: "Seni 
                                          UR kentinden çıkaran RAB BEN'İM" 
                                          (Yaratılış 15:7). Betim kullanımıyla 
                                          Tanrı'nın bildirisi böyle açıklanır. 
                                          Bu nedenle, Sevinç Getiren Haber 
                                          denir O’nun kay-rasal sağlayışına. Çağrısına 
                                          uymak bunun gönencini bulmaktır
                                        Günahlıyı günah tutsaklığından 
                                          tanrısal özgürlüğe kavuşturan kurtarıcı 
                                          Mesih onu vaat ettiği yere yöneltir.. 
                                          Bambaşka bir ortama, hiç bilinmedik 
                                          aşamaya. Abram’la ailesi coğrafik 
                                          bir seyahate çıktı. Kutsal Ruh'un dürtüsü 
                                          ardından günaha rest çeken inanlı, kayrayla 
                                          arıtılmış insanın yetkisiyle ruhsal 
                                          KENAN ülkesinin yolunu tutar. Bundan 
                                          öte Tanrı kurtarışının gönencinde kutsal 
                                          bir yol yürüyecek, egemen RAB'bin sürekli 
                                          yönlendirmesiyle şükran dolu bir yaşam 
                                          yaşayacak. Betim kullanımıyla konuşurken, 
                                          vaat ülkesi KENAN'ın sonsuz yaşam ya 
                                          da cennet olmadığı vurgulanmalı. Bazı 
                                          kuşaklarda bu yanlış yoruma yer verilir. 
                                          Cennetin başkalığı, parlaklığı yeryüzünde 
                                          hiçbir duruma benzetilemez. Cennet şu 
                                          anda dille anlatılamayan apayrı bir 
                                          görkem ve yücelik ortamıdır. Ama günahlıyı 
                                          kayrayla arıtan ve kurtaran Tanrı şimdiki 
                                          yaşam yolculuğunu cennete dönüştürmek 
                                          ister.. Kurtarıcı Mesih'in sağladığı 
                                          yeniden doğuşla, putlar arasında günü 
                                          zehir eden UR'dan ayrılıp süt ve bal 
                                          akan KENAN ülkesine giriş budur.
                                        Yeni Antlaşma'da bu aşamaya 
                                          gelenden 'ruhsal insan' olarak 
                                          söz edilir. ’Ruhsal insan'a karşı 'cansal 
                                          insan'ı görürüz [doğal, nefsani] 
                                          (bkz. I Korintoslular 2:14,15). 
                                          Öz metinde bunlar pnevmatikos ve 
                                          psihikos diye tanıtılır. İlki yeniden 
                                          doğan, sonraki ise yeniden doğuş nedir 
                                          bilmeyen. İlki ruhsal kavramla donatılan, 
                                          sonraki sadece canı aktif ve egemen 
                                          olan. Buradan öte bilgisiz; ruhsal gerçekleri 
                                          ayırt edemeyen, değerlendire-meyen doğal 
                                          insan. İlki günahlı UR'da tüketilen 
                                          doğal varlığın görünümü, sonraki vaat 
                                          ülkesi KENAN'a giren, orada kutsal Tanrı'nın 
                                          huzuruyla mesrur olan, gönenç bulan 
                                          insan. Bir yerden öbür yere geçiş salt 
                                          imanladır.
                                        Cansal insan UR'da konaklamış. 
                                          Orada ruh ve ruha ilişkin kavram işlerlikte 
                                          değil! Buna karşı din ve dinsel uygulamalar 
                                          bol olabilir; ne var ki, bunlar töre 
                                          ve biçimden öteye tek adım atamaz. Günah 
                                          ve günahlılık kavramı eksik. Ruhsal 
                                          bocalayışla kutsallık arasındaki ayrım 
                                          nedir bilinmez! Tanrı'nın katında dinselmiş 
                                          ya da dinsel değilmiş, bunların pek 
                                          önemi yoktur. Çünkü ikisi de UR'un günah 
                                          tutsaklığında düğümlenmiş. Birinin Tanrı'ya 
                                          inanmasıyla öbürünün Tanrı'ya inanmaması 
                                          arasındaki ayrım sadece yüzeyseldir. 
                                          Her ikisi de günahlılıkta, günahlılığında 
                                          diretmekte. Onlara UR'dan çıkış, Tanrı'nın 
                                          gösterdiği parlak ufuklara, KENAN ülkesinin 
                                          doluluğuna giriş zorunlu. Rab İsa Mesih'in 
                                          kurtulmalığıyla yeni yönü seçeni bambaşka 
                                          yöntem beklemekte. Bunu tepen cansal 
                                          insanın akıbeti UR'da ölüp cesedini 
                                          orada bırakmak olacaktır.
                                        Abram’la ailesi Tanrı çağrısını 
                                          değerlendirdi. O'nun egemen istemi ve 
                                          tasarısıyla yönlendi (bkz. Yeşu 24:2,3). 
                                          İmanın cesaretli adımı onları muzaffer 
                                          yaşama çekti. Bunun için insanlığın 
                                          kurtarıcısı İsa Mesih, "İnsan 
                                          yeniden doğmadıkça Tanrı'nın hükümranlığını 
                                          göremez" der (Yuhanna 3:3). 
                                          Tarsuslu Saul pek çok okumuş, sivrilmiş, 
                                          kendine güvenmiş biriydi. Ne var ki, 
                                          cansal varlığı bencillikle, büyüklenmeyle, 
                                          kendinden olmayanlara karşı kinle doluydu. 
                                          Ne zaman ki, dirilen Mesih'i yücelerde 
                                          gördü, bambaşka yaşama kavuştu; dipdiri 
                                          imanının sevinciyle kendisi gibi başka 
                                          inanlılara şunları yazdı: "Sizler 
                                          de suçlarınızdan ve günahlarınızdan 
                                          ötürü ölü kişilerdiniz. Bir vakitler 
                                          siz de bu işleri yaparken, havayı kaplayan 
                                          yetkilerin başkanına uydunuz. Bu dünyanın 
                                          çağdaş gidişine uyarak vakit geçirdiniz. 
                                          Şimdi söz dinlemezlik oğullarında işleyen 
                                          şeytansal ruh budur. Bir zamanlar hepimiz 
                                          onlar gibiydik; bedenimizin tutkuları 
                                          uyarınca davrandık. Bedenin ve düşük 
                                          aklın istekleri neyse onları uyguladık. 
                                          Bütün ötekiler gibi, biz de doğal yapımız 
                                          gereği tanrısal öfkenin çocuklarıydık. 
                                          Ama Tanrı'nın acıması öylesi zengindir 
                                          ki, suçlarımızın içinde ölü olan bizleri 
                                          Mesih'le birlikte yaşama getirdi. Kayrayla 
                                          kurtulmuş bulunuyorsunuz. Tanrı Mesih 
                                          İsa bağlılığında bizleri O'nunla birlikte 
                                          diriltti, O'nunla birlikte göksel yerlerde 
                                          oturttu. Öyle ki, gelecek çağlarda kayrasının 
                                          aşkın zenginliğini Mesih İsa bağlılığında 
                                          bizlere sağlanan iyi yüreklilikle belgelesin" 
                                          (Efesoslular 2:1-7)
                                        Abram'la ailesi UR'dan ayrılınca 
                                          kentte kalanlar onların seçimini, güdüsünü 
                                          yadırgadı. Hiç kuşkusuz kendilerince 
                                          önemli sorular sordu: "Niçin, nasıl, 
                                          neden, nereye, ne vakit?" Cansal 
                                          seyirden ruhsal yönteme geçenlerin kafalarda 
                                          biçimlendirdiği soru dizisidir bunlar. 
                                          Çok doğaldır; çünkü "Cansal 
                                          insan Tanrı Ruhu'na özgü konuları ağırlayamaz. 
                                          Çünkü bunlar ona akılsızlık gibi gelir. 
                                          Onları bilmesi de olanaksızdır. Çünkü 
                                          bu konular ruhsal yolla kavranır" 
                                          (l Ko-rintoslular 2:14). Öte yandan 
                                          KENAN ülkesinin yolunu tutana bu yöntem, 
                                          bu seçim tektir, parlaktır. Bunun dışında 
                                          bir yeğleme düşünülemez; yoktur da. 
                                          Ne var ki, UR'dan iman çıkışı dokunulmazlık 
                                          hisarıyla savunulmuyor. Bu yolu bozmaya, 
                                          tıkamaya hazır engeller, sürçmeler, 
                                          çelmeler her an belirebilir. Çünkü şimdiki 
                                          konutumuz düşük bedendedir.
                                        Abram'la ailesi o dönemde ’Verimli 
                                          Yarımay' olarak bilinen yol yörüngesini 
                                          izleyecekler. Gerçi UR'dan KENAN'a, 
                                          doğudan batıya götüren dosdoğru bir 
                                          seyahat düşünülebilir. Ama bu başarılamayacak 
                                          türden bir yolculuktur. Yarımayın göbeği 
                                          çöldedir; çöl ise geçit vermez. Yarımay 
                                          biçiminde göze çarpan yol herkesin seçtiği 
                                          yoldur. Bu yol, Fırat'ın verimli kıyılarını 
                                          izleyerek kuzeye tırmanan, tepede batı 
                                          ve güneybatı doğrultusuna kıvrılan uzun 
                                          ama doğal yoldur. Konusu edilen aile 
                                          bu yolu izleyerek KENAN ülkesine kuzeyden 
                                          girecek. İman yolcusunun seyahati uzun 
                                          ama parlaktır; kararlıdır. Tanrı'nın 
                                          vaat ettiği yere varmak için sabırla, 
                                          duayla, katlanışla, dayanıklıkla aşılması 
                                          gereken yol.. Bu yol, 'rahata kavuşulan' 
                                          yer olarak bilinen hedefe götürür. Yolculuk 
                                          tek başına değil. Kutsal Ruh inanlının 
                                          önderi ve yöneticisidir, Tanrı’nın canlı 
                                          Sözü inananın pusulasıdır.
                                        Kuzey noktasına dokununcaya 
                                          dek yol içaçıcı, refahlandırıcı geçti. 
                                          Fırat'ı izleyen güvenli ilerleyiş. Sıkıntı 
                                          oluşturabilecek bir görgüye pek rastlanmıyor. 
                                          Ama karşılarında çok önemli bir aşama 
                                          gerekçesi dikili. İman yaşamının başlangıcı 
                                          sevinç ve heyecan uyandırıcıdır. Varlığa 
                                          dinçlik-dirilik sağlayan yolculuğun 
                                          ilk adımları güzelliklerle çevrili. 
                                          Kutsal Söz'de buna 'ilk sevgi' 
                                          deniyor. Ne var ki, o 'ilk sevgi' 
                                          aynı kalmıyor. Engeller yol boyuna serpili 
                                          (bkz. Vahiy 2:2-5), başlangıçtaki 
                                          imanın kayması olanaklı.
                                        
                                         
                                         
                                        II. HARAN'DA KENETLİ YILLAR
                                        (Yaratılış 11:31b; Resuller 
                                          7:4)
                                         
                                         
                                        "...ama Haran'a 
                                          geldiklerinde oraya yerleştiler" 
                                          (Yaratılış 11:31b). Haberci Pavlos mektup 
                                          yazdığı insanlara şöyle konu-şuyor. 
                                          "Ama ben, kardeşlerim, sizlere 
                                          ruhsal insanlarla konuşur gibi konuşmadım. 
                                          Tersine bedensel kişilerle, Mesih bağlılığında 
                                          çocuklarla konuşur gibi konuştum" 
                                          (l Korintos-lular 3:1). Bedensel [sarkikos]. 
                                          Bu iki kesimde 'Ama' sözü dik-katten 
                                          kaçmamalı. Pavlos'un mektubunu alan 
                                          Korintoslular eski çeviride dendiği 
                                          gibi nefsani (doğal) değil, cismani 
                                          (bedensel) kişiler! Cansal ya da doğal 
                                          kişi yeniden doğuşta ruhsal aşamaya 
                                          gelecek. Normal yükseliş bu, kurtarıcının 
                                          tasa-rısı bu.. Buna karşın, Mesih'in 
                                          kurtulmalık kanıyla arıtılmışken bedensel 
                                          düzeyde kalan, yerinde sayandır göksel 
                                          eleştiriyi hak eden kişi. Günahlı UR'dan 
                                          kutluluk ülkesi KENAN'a ayrılan Abram’la 
                                          yakınları HARAN'da takılıverdi. Ruhsallığa 
                                          ulaşamayan kısır döngülü yaşam biçimine 
                                          kenetlendi.
                                        
O dönemin yarımay yolcusu 
                                          büyük bir merkez olan HARAN'ı (Anadolu'nun 
                                          önemli kalıntılarından. Türkiye'de. 
                                          Suriye sınırında.) dinlenme ve nevale 
                                          sağlama yeri yapardı. Onlar bu gerekçeyi 
                                          bitirdikten sonra yolculuğu sürdürecekken 
                                          HARAN'a yerleşiverdiler. Tanrı'nın çizdiği 
                                          güzergahı (geçilecek yer) beğenilerine 
                                          göre düzenlemeye kalkıştılar. İman yolculuğunda 
                                          her zaman sırıtan tehlikedir bu. Çoğu 
                                          kez Mesih inanlısı yaşamıma uygulayım 
                                          getireyim derken yaşamı kendisini uygulayıma 
                                          sürükler. Tornadonun karşılaştığı her 
                                          nesneyi süpürüp götürmesi gibi. Fizik 
                                          biliminde termodinamikten anlayan entropi 
                                          devinimine başvurursa bunu daha da iyi 
                                          anlayabilir. Ailenin reisi Terah UR'a 
                                          veda etmişti; ama UR kendisine elveda 
                                          demedi. Abram'la ailesi HARAN 
                                          ovası gibi sulak, verimli, kazançlı 
                                          bir yeri hiç görmemişti. Her doğrultuda 
                                          bolluk-bereket. UR'u gölgede bırakıyor. 
                                          Burada ne güzel iş yapılır! Neden bu 
                                          yere yerleşmiyelim? Nasıl olsa putları 
                                          geride bıraktık; yaşamımız değişti. 
                                          KENAN'a gidip de ne yapacağız sanki! 
                                          Yazıklar olsun, bolluk merkezi HARAN 
                                          o parlak yolculuğu molozlarla tıkadı. 
                                          Bu yer onlara, "Yolcu yolunda gerek!" 
                                          özdeyişini unutturdu. Geride bırakılacak 
                                          yer değildi doğrusu HARAN. UR'da onları 
                                          tutsak kılan madde ve para sevgisi sanki 
                                          geri tepti. Gerçi yaşamları değişmişti; 
                                          ama önceki yaşam biçimi onları sımsıkı 
                                          tutuyordu. Bunlardır yeni inanlıyı tuzağa 
                                          düşürmek isteyen günah ve yararcılık 
                                          çekişleri. İnanlının karşısında dikili 
                                          çalkantı düzenleri.
                                        
HARAN — Aşur dilinde Harranu 
                                          (Ana Yol) — verimli yarımay üzerinde 
                                          çok önemli bir kavşaktır. Bu tarihsel 
                                          kent İ.Ö. 3000 yılında bilinen bir yerdi. 
                                          Fırat ırmağının kolu Belik kıyısında 
                                          kurulu çok eski bir merkez. O çağın 
                                          önemli başkenti Nineveh'yi, Karkemiş'i, 
                                          Damask'ı (Şam) birbirine bağlayan önemli 
                                          yer. Ay tanrısı Sin'in geniş 
                                          çapta ilgi toplayan bir merkezi. Hem 
                                          de ticaret bağıntısı (bkz. II Krallar 
                                          19:21; Yeşaya 37:12). Her dönemde 
                                          ön sırada beliren yer. Hezekiel HARAN'ı 
                                          başka önemli kentlerle birlikte Akdeniz'in 
                                          ticaret limanı Sur ile bağıntılı bir 
                                          merkez olarak tanıtıyor (bkz. Hezekiel 
                                          27:23). KENAN'a doğrulan aile böyle 
                                          çekici bir kentte takılı kaldı. Bu üzücü 
                                          takıntı İbrahim'i tarihte bir dipnot 
                                          niteliğinde bırakabilirdi. Ne var ki, 
                                          egemen Tanrı çağırdığı kişiyi itip atmaz: 
                                          "Tanrı'nın bağışları ve çağrısı 
                                          geri alınmaz" (Romalılar 11:29). 
                                          Öte yandan somut iman sarsılsa da yozlaşmaz: 
                                          "İbrahim umutsuzluğa karşın 
                                          umutla birçok ulusun babası olacağına 
                                          iman etti..." (Romalılar 4:18a)
                                        
Tanrı'nın tasarısı başka, 
                                          yolunu ruhsal doğrultuda sürdürmeyen 
                                          sarsıntılı inanlının adımları başka. 
                                          HARAN'da yollarından sapanlar sanki 
                                          sınıfta kaldı (ipka). Kente Nahor 
                                          adını bile verdiler (bkz. Yaratılış 
                                          24:10). Nahor, işin sonunda HARAN'a 
                                          yerleşen kardeştir. Başka bir kardeşin 
                                          adıysa HARAN'dı —Lut'un babası— ki, 
                                          o UR'da ölmüştü (bkz. Yaratılış 11:28). 
                                          İşte bu kent aileyi sanki büyüledi. 
                                          O yere kendi adlarını bile taktılar. 
                                          Ne var ki, RAB'be KENAN'da sunaklar 
                                          dikmeye çağrılan Abram HARAN'da 
                                          tek sunak olsun kuramadı. Bu uygulama 
                                          KENAN ülkesini bekliyordu. Konu ruhsal 
                                          yolculuğa betim niteliğinde kullanılınca 
                                          bazı insanların belirgin heyecanla, 
                                          hayranlıkla belki de merakla kurtarıcıya 
                                          dönerek UR'un günahlılığından ayrıldığı 
                                          görülür. Gelgelelim yolculuğun zayıf, 
                                          bunalımlı döneminde bir günah, bir çıkar, 
                                          bir baskı, bir alışkı, bir korku ve 
                                          bu türden bir sarsıntı canı ruhsal bakımdan 
                                          HARAN'da kenetleyiverir. Baba Tanrı'nın 
                                          tasarısına direnişle kendilerince biçimlendirilen 
                                          bir yaşam seyrine dalarlar. İnanlının 
                                          yolculuğunda günah şu ya da öbür biçimde 
                                          sırıtmaya başlar, çirkin kellesini yavaş 
                                          yavaş yükseltir. Bu sinsi düşman günahın 
                                          oyunlarına kayıtsızlık sarsıcı sonuçlar 
                                          getirebilir. Kutsal Söz'de şu uyarı 
                                          vugulanır: "İmana dayanma-yan 
                                          her şey günahtır" (Romalılar 14:23c).
                                        
Bireyin çeşit çeşit puta 
                                          tapınılan UR'dan ayrılışını HARAN görgüsü 
                                          izleyecektir. Umulur ki öyle olmasın! 
                                          Ama bu tehlike noktasıdır. Abram 
                                          da aynı görgüye kapıldı. Tanrı'nın çizdiği 
                                          yöntemden sapmak yolculuğu sekteye uğrattı. 
                                          Önce belirtildiği gibi O'nun özelliği 
                                          çağırmaktır. İsa Mesih insanlara hizmetini 
                                          dört dörtlük bir çağrıyla açtı: "Vakit 
                                          doldu, Tanrı'nın hüküm-ranlığı yaklaştı. 
                                          Günahtan dönün, Sevinç Getirici Haber'e 
                                          iman edin" (Markos 1:15). Tanrı'nın 
                                          Sevinç Getirici Haber'i en önemli çağrıdır. 
                                          Tanrı'yı değerlendirmenin yolu çağrısını 
                                          amaçladığı noktaya götürmektir. İstemine 
                                          uyum budur.
                                        
İman yolculuğu, Tanrı çağrısını 
                                          gereken ciddilik kapsamında ağırlayamayan 
                                          kazazadelerle serpilidir. Seyahatini 
                                          bitireme-yenlerle. Ne yazık! "Dimas 
                                          sevgisini şimdiki çağa çevirip beni 
                                          bıraktı" (II Timoteos 4:9). 
                                          Roma'da bunları yazan Pavlos'un yüreği 
                                          burkuldu. Pavlos şunları da yazdı: "Öte 
                                          yandan, her kimin yaptığı iş yanıp giderse 
                                          o kişi zararını çekecek. Ama kendisi 
                                          kurtulacak. Ne var ki, bu kurtuluş ateşten 
                                          geçercesine olacak" (l Korintoslular 
                                          3:15). Yine başka bir haberci şöyle 
                                          der: "Bizlerden ayrıldılar. 
                                          Ne var ki, bizden değildiler. Bizden 
                                          olsalardı bizimle kalırlardı. Ama ayrıldılar 
                                          ve tümünün bizden olmadığı açığa çıktı" 
                                          (l Yuhanna 2:19)
                                        
Güncel uğraşlar, kovalayışlar, 
                                          aldanışlar, mallar, HARAN'da oyalanmalar 
                                          hep yanıp gidecek; kişi zararını çekecek. 
                                          Mesih'in sağladığı arınma ve kurtuluş 
                                          daima ufuğa bakan, durmadan gelişen 
                                          iman ilerleyişidir. Alt edilemeyen engeller, 
                                          çekişler tuzaklar, günahlar, iman yolcusunun 
                                          gidişine çelme takmaya her adımda hazır 
                                          bekliyor. Ne der Pavlos? "Gözlenen 
                                          amaç, şeytanın bize karşı işine gelen 
                                          ortamı elde etmemesidir. Kuşkusuz onun 
                                          düzenlerinden habersiz değiliz" 
                                          (II Korin-toslular 2:11). Bu uyarıya 
                                          koşut olarak şu isteklendirme sözlerini 
                                          vurgular o: "Ne var ki, kazanç 
                                          saydığım her şeyi Mesih yararı açısından 
                                          zarar getirici saydım. Dahası var: Rabbim 
                                          Mesih İsa'nın üstün bilgisi yararına, 
                                          her şeyi olduğu gibi zarar getirici 
                                          saydım. O'nun yararına her şeyi fırlatıp 
                                          attım. Ve Mesih'i kazanmak için bunları 
                                          pislik saydım. Öyle ki, O'nunla tam 
                                          birleşeyim. Ruhsal yasaya uymakla kazanılan 
                                          kişisel doğruluğa artık bel bağlamayayım. 
                                          Tersine, Mesih'e imana dayanan doğrulukla 
                                          donatılmış bulunayım. Tüm isteğim Mesih'i 
                                          ve dirilişinin gücünü bilmek, O'nun 
                                          çekmiş olduğu işkenceleri paylaşmak, 
                                          O'nun ölümüyle O'nun gibi olmaktır" 
                                          (Filippililer 3:7-10)
                                        
Bu dönümde İncil yöntemini 
                                          aydınlatan önemli iki kullanıma değinmemiz 
                                          yararlı olur: Kazanmak, zarar görmek. 
                                          Öz metinde ktaomai, zimioo. İlki 
                                          şu yerlerde geçiyor ve olumlu ilişkide 
                                          kullanılmıyor (Luka 18:12; Resuller 
                                          1:18; Matta 10:9). Bunlara karşı 
                                          kazanılması gereken olumlu değerler 
                                          ruhsal kapsamdadır (bkz. Luka 21:19; 
                                          l Selanikliler 4:4). Zarar görme 
                                          ilişkisinde şu ayetler üzerinde çalışmanız 
                                          yararlıdır: (Matta 16:26; Markos 
                                          8:36; Luka 9:25; l Korintoslular 3:15; 
                                          II Ko-rintoslular 7:9; Filippililer 
                                          3:8). Bu ayetler gerçek kazancın 
                                          ve gerçek zararın niteliğini ışığa çıkarır. 
                                          Mesih inanlısı neyin kazanç neyin zarar 
                                          olduğunu kesenkes tanımaya ve bu doğrultuda 
                                          karar vermeye zorunludur. Yaşam yolculuğunda 
                                          gerekli gösterge budur.
                                        
İnanlı ciddilikle kendisinden 
                                          sorsun: Şimdiki çaba ve uğraşlarım yolun 
                                          sonunda kalıcı değerlerden yoksun kaldığımı 
                                          mı gösterecek acaba? Bazıları kendilerini 
                                          eninde sonunda zarar sütununda gösterilen 
                                          çabalar ardından koşmuş kişiler niteliğinde 
                                          bulacak. Örneğin, sonsuzluk özelliğini 
                                          taşımayan nesnelere yapışmış, bunları 
                                          kendine önemli yapmış:
                                         • İkinci bir eve nasıl sahip 
                                        olabilirim?
                                         • Son model otoyu nasıl elde 
                                        edeyim?
                                         • Nasıl kilo vereyim? Onları 
                                        toplamaması gerekirdi.
                                         • En güzel tatili nerede geçirebilirim?
                                         • En çağdaş giysileri nasıl 
                                        sağlayabilirim? 
                                        Ve bu sıradan ardı hiç 
                                          kesilmeyen sorular zinciri. İman yöntemi 
                                          bu mudur?
                                        Abram’la soyu coğrafik varyantı 
                                          seçtiklerinde ruhsal yolculukları kenetleniverdi. 
                                          Kurtarıcı İsa Mesih'e bağlılığını öne 
                                          süren herkes kendisinden sormalı: "İman 
                                          yolculuğunda ilerleyişim neyi gösteriyor? 
                                          Acaba ben de yolun yarısında takatten 
                                          kesilerek yolculuğumu, duygularımı okşayan 
                                          bir yararcılıkla mı değiştirdim?" 
                                          Görünüme bakılınca baba Terah kenetlenen 
                                          yolculuktan rahatsız olmadı. Olamazdı 
                                          da.. HARAN'ın çekiciliği daha parlak 
                                          duyguları alt ediverdi: İş, kâr, konfor, 
                                          başarı, san, nam ve daha neler! Tümü 
                                          HARAN'da. Bu türden tuzaklar pek çok 
                                          inanlıyı tavladı ve tavlamakta. Terah 
                                          205 yaşındayken amaca varamadan HARAN'da 
                                          öldü. Abram yetmiş beş yaşındaydı. 
                                          Belki Terah'ın küçük oğluydu. Abram 
                                          HARAN'da kaç yıl oyalandı? Çok önemli 
                                          bir soru.
                                        Ne yazık ki yanıtı verilemeyen 
                                          bir araştırma! Verilebilinseydi önümüzdeki 
                                          olgular daha da bol aydınlığa kavuşabilirdi. 
                                          Yine de HARAN'da duraklama süresi kısa 
                                          değildi. Tanrısal hizmette değil, tersine 
                                          kişisel yararcılık doğrultusunda yatırım! 
                                          İnanlı bir düşünür şimdiki yaşamın ötesinde 
                                          inanlılara ilişkin bilgi değiş tokuşunu 
                                          şu biçimde hayallendiriyor: —Ölümünün 
                                          nedenini söyler misin? —İşim uğraşlarım 
                                          kalp sektesi getirdi. — Ya seninki? 
                                          —Fazla kilo. —Ya seninki? —Açlık. —Seninki? 
                                          —Merak ve kaygı. —Seninki? —Hızlı sürmem 
                                          nedeniyle trafik kazası. —Seninki? —Hastalık, 
                                          yaşlılık. —Sen? —Kurtarıcı Mesih'e kesin 
                                          bağlılığım nedeniyle işkenceyle hayatımı 
                                          verdim. İman yolculuğunu ciddiye alanların 
                                          yanı sıra, yaşamını HARAN'da noktalayan 
                                          inanlılar da bulunacak cennette.
                                        Yıllar boyu HARAN yavanlığı. 
                                          Evet kazanç, bina, arazi, apartman katları 
                                          ve bunlar. Buna karşı ruhsal boy alma, 
                                          imanda gelişme, Mesih adına belirgin 
                                          tanıklık, paydaşlıklara katkı, dua hayatı, 
                                          sunak kurma ve bu türden kalıcı uğraşlara 
                                          ya zaman verilmemiş, ya da çok az verilmiş. 
                                          Bu durumda günah kendine özgü sinsilikle 
                                          varlıkta çöreklenmiş, inanlıyı sanki 
                                          uyuşturmuş.
                                        Şaşılacak gelişim: Baba 
                                          Terah HARAN'da ölecek. Yolculuk başka 
                                          biçime girecek. İnanlının varlığında 
                                          bencillikten beslenen engeller zinciri 
                                          ölmeli ki, can HARAN'dan çıkış buyruğuna 
                                          uyabilsin. Daha doğrusu o kadın veya 
                                          erkek bu türden engeller karşısında 
                                          ölsün ve özgür can iman yolculuğunu 
                                          sürdürsün. Birçok inanlının yaşamında 
                                          ilerlemeyi önleyen Terah'lar var. Belki 
                                          baba, belki başka bir engel. Kısacası, 
                                          inanlının onu çağıran diri Tanrı'ya 
                                          kesin uyrukluğunu kenetleyen önlemeler.. 
                                          Tüm manialar giderilsin, yol imanla 
                                          döşensin, yaşam yengiyle sevinsin.
                                        Önceki dönemlerde çaylar 
                                          dereler köprüyle bağlanmadan, taşkın 
                                          sular güçlü atlarla aşılırdı. Atın yönlendirilmesi 
                                          özel ustalığı gerektirirdi. Binici gözlerini 
                                          akıntıya dikerse beyni karıncalanırdı. 
                                          Uyumun yitirilmesi atla binicinin sulara 
                                          gömülmesiyle sonuçlanabilirdi. Usta 
                                          binici gözlerini ağaçlara, tepelere, 
                                          kayalıklara doğrultursa dere güvenle 
                                          aşılır, karşı kıyıya selametle varılırdı. 
                                          İnanlının yaşam yolculuğu buna benzer. 
                                          Tanrı Sözü’ndeki isteklendirme ne denli 
                                          uygundur! "Gözlerimizi görülen 
                                          şeylere değil, görülmeyenlere dikiyoruz. 
                                          Çünkü görülen şeyler geçicidir, görülmeyenlerse 
                                          sonsuzdur" (II Korintoslular 4:18).
                                        Seyahatin başlangıcında 
                                          Nahor aileyle birlikteydi. Eyvah! HARAN'a 
                                          öylesi bağlandı ki, hiçbir güç artık 
                                          bu yerden sökemezdi onu. Tıpkı onun 
                                          gibi öbürleri de benzer bağlılıktan 
                                          koparılamazdı. İman yarışı mal-mülk 
                                          kovalayışına yutuldu. Her geçen gün 
                                          daha da çok varlıklı olmak iştahı canlarda 
                                          egemenliğini kurdu. Nahor'un serveti 
                                          öylesi arttı ki, HARAN'ın önde gelenlerinden 
                                          oldu; tüm kente kendi adını bile verebildi 
                                          (bkz. Yaratılış 24:10). Gayrı 
                                          Tanrı'nın çağıran sesi değil, borsanın 
                                          kıpırdanışı kulaklarını okşuyordu.
                                        Bu Nahor Laban'la Rebekah'ın 
                                          büyükbabası oldu. Torun Laban tek Tanrı 
                                          inancından ayrılmıştı (bkz. Yaratılış 
                                          29:4,5; 31:19,30,34). Acı olgudan 
                                          üzücü bir sonuç çıkmakta: İnanlı insan 
                                          HARAN'ı severek oraya yerleşirse, çocuğu 
                                          yarım gönüllü Mesih bağlısıdır, torunu 
                                          Mesih'i bırakmıştır. Tek umut onu izleyen 
                                          kuşakların yeniden doğuşa kavuşmasıdır.
                                        Abram'a ne oldu. Kendisini çağıran 
                                          Tanrı'dan ayrılamayacaktı bu adam. UR'dan 
                                          onu yönelten RAB'bin ikinci ve kesin 
                                          çağrısını duydu (bkz. Yaratılış 12:1-3; 
                                          Resuller 7:4). Abram da HARAN'a 
                                          yerleşmiş gibiydi. Ama RAB'bin tasarısı 
                                          başkaydı; onu ve ailesinden birkaç kişiyi 
                                          o sıkı kenetten kurtardı: "Tanrı'nın 
                                          bağışları ve çağrısı geri alınmaz" 
                                          (Romalılar 11:29). Bu gelişimi Y.A.'da 
                                          kilisenin ilk şehidi Stefanos'un taşlanarak 
                                          öldürülüşünden önce, katı din adamlarına 
                                          duyurduğu o güçlü ve düşündürücü konuşmasından 
                                          duyuyoruz: "Babasının ölümünden 
                                          sonra Tanrı onu oradan bugün sizin yaşadığınız 
                                          yere gönderdi" (Resuller 7:4). 
                                          Öz dilde bu metoikizo'dur ki, 
                                          evini nakletti, taşıdı olarak çevirmek 
                                          daha doğrudur. Anlaşılacağı, Tanrı Abram’ın 
                                          rahat ve konforlu yuvasını, işini gücünü 
                                          bozdu, onu kendi kararlaştırdığı yere 
                                          taşıdı. Aynı söze 7:43'de de 
                                          rastlanır: "Ben sizleri kaldırıp 
                                          Babil'in ötesine götüreceğim." 
                                          Abram'a kalsaydı HARAN'da çok 
                                          rahat olduğunu sanıyordu o. Bazı inanlıların 
                                          cansız, heye-cansız, tanıksız bir yaşam 
                                          biçimine daldığı gibi.. Mesih senle 
                                          beni maddesel bolluk bereketle dolu 
                                          bir yaşama çağırmıyor. Tersine, iman 
                                          yolculuğunun gerektirdiği güçlüklere, 
                                          gereğinde akla gelmedik fedakarlıklara 
                                          çağırıyor. Ödülü ileridedir.
                                        Abram'ı UR'dan KENAN'a çağıran 
                                          Tanrı tasarısını onun keyfine uyar kalıba 
                                          sokmadı. Böyle bir gelişimde değişen 
                                          biri durumunda kalırdı! Kendisi hiçbir 
                                          ortamda değişmeyen RAB'bin peygamberliği, 
                                          vahiyi, buyruğu, programı değiştirilemez 
                                          (bkz. Malakya 3:6). Bunu böyle 
                                          sanan tökezlemesine zemin hazırlayan 
                                          kaldırımı döşemektedir. RAB'bin İbrahim'e 
                                          ilişkin HARAN takıntısından çok daha 
                                          parlak tasarıları vardı. Mesih'e inanan 
                                          kadın ya da erkek, genç veya yaşlı olabilir 
                                          ki ruhsal uyuşuklukla kenetlenmiştir. 
                                          Onu günah egemenliğinden kurtaran Mesih 
                                          bu kez aynı kişiyi bencil-günahlı takıntılardan 
                                          kesip kurtarır, KENAN'a yöneltir: Çekici 
                                          yersel bağlantıdan hiç kopmayan kalıcı 
                                          bağlara. Bunu O'nun sevgisi ve ilgisi 
                                          bütünler. Hem şimdiye yaslanma hem de 
                                          sonsuza dayanma ekşimiş yemekle mideyi 
                                          tatmine çalışmaktır. Mesih'in şölen 
                                          sofrası dururken.. Çok üzücüdür; birçok 
                                          Mesih bağlısı kendini sarsıntısız, kazasız, 
                                          acısız bir yaşantı sonrası sonsuz güvenlik-esenlik 
                                          diyarında bulmak ister.
                                        Abram HARAN'ı bırakınca 75 yaşındaydı 
                                          (Yaratılış 12:4). Yaşamı-durumu 
                                          güvenlikteydi. Şimdi ise belirsiz bir 
                                          yarına yelken açıyordu.. Konforlarla 
                                          dolu yazlık ve kışlık evlerde değil, 
                                          çadırlarda göçebeliğe. Apayrı, ama onaylı 
                                          yaşam biçimine. Artık Tanrı'nın yönetiminde 
                                          özgür bir yolcuydu o. Seven Rab'bin 
                                          her inanlıyı bu biçimde yol arkadaşı 
                                          kılması O'nun temel isteğidir. Bu sağlayış 
                                          Kutsal Kitap'ta şöyle betimlenir: "Yuvasında 
                                          devinim oluşturan kartal gibi, yavruları 
                                          üzerine kanatlarını çırpan, kanatlarını 
                                          gerip onları alan, kanatları üzerinde 
                                          onları taşıyan RAB, sadece O onlara 
                                          yol gösterdi" (Yasanın Tekrarı 
                                          32:11,12a). Tanrı'nın amacı iman 
                                          yolcusunun refahlı yuvasını karıştırmak, 
                                          onu en basiretli biçimde uçmaya alıştırmaktır. 
                                          "RAB’bi bekleyenler güçlerini 
                                          yenilerler; kartallar gibi kanat gerip 
                                          yükselirler. Seğirtirler ama yorulmazlar; 
                                          yürürler ama zayıflamazlar" (Yeşaya 
                                          40:31). Ters esen fırtınalara karşı 
                                          kanat germek. İnanlı ancak bu biçimde 
                                          eğitilebilir ve yetkinliğe iletilir. 
                                          Kurtuluş Tanrı'nın kayrasıyladır, iman 
                                          yolculuğunda başarılı, muzaffer yükselme 
                                          de aynı kayrayladır. Birçok inanlıda 
                                          görüldüğü gibi, Abram da bir 
                                          ara uyuşukluğa daldı, ama ardından uyandı, 
                                          canlandı, yöneltildi. Bu aşamada direnişe 
                                          rastlanmaz. Tanrı'nın üç yönlü çağrısı 
                                          ona yeniden geldi:
                                        • 
                                          Toprağını bırak
                                          • 
                                          Hısım-akrabanı bırak
                                          • 
                                          Baba evini bırak
                                          Bunlardır iman yolculuğunu 
                                          sağlıklı yapan öğeler. Engelleri korkuları 
                                          kaygıları ve ağırlık çektiren günahları 
                                          atarak kartalın yavrusu gibi RAB'bin 
                                          kanatları üzerinde kesin güvenlikle 
                                          uçmak, gitgide daha da yükseklere tırmanmak. 
                                          Bu inanlıya üç yönlü vaatler uzatılır:
                                          • 
                                          Seni kutluluk kaynağı yapacağım
                                          • 
                                          Seni kutlayanları kutlayacağım
                                          • 
                                          Senin aracılığınla yeryüzünün 
                                          tüm kuşakları 
                                            kendilerini kutlayacak (12:1,2,3)
                                        III. KENAN'DA GÖNENÇLİ 
                                          OLAYLAR
                                          (İbraniler 11:8,9)
                                        Abram'ı İbrahim yapan (bkz. 
                                          Yaratılış 17:3) gerçek yolculuğun 
                                          bu dönemde başladığını söylemek yanlış 
                                          olmaz. Artık o yaşam doluluğunu betimleyen 
                                          KENAN'ın yolcusudur. Kolay bir yolculuk 
                                          değil! Kartal yavrularının uçuşu öğrenmesi 
                                          de olduk-ça güçtür. Ama kartal tavuklara 
                                          katılıp toprağı eşmeye, kümes-te tüneklemeye 
                                          değil, en yükseklerde güvenlikle uçmaya 
                                          atan-mıştır. Bunu değiştirmek kuşlar 
                                          kralının aklına giremez. Artık Abram'a 
                                          güvenlikli bir kent yoktur. Y.A. bunu 
                                          şöyle anlatır: "Çünkü mimarı 
                                          ve kurucusu Tanrı olan sağlam temelli 
                                          kenti gözlemekteydi" (İbraniler 
                                          11:10). KENAN'a yolculuk yeni sevinç, 
                                          taze gönenç, yozlaşmayan dinçlikle belirir. 
                                          Abram’la Sarah rahatlık getiren 
                                          evlerinde değil, çadırlardadır. Bu yolculuğun 
                                          parlak bir özelliği vardır: Her uğranan 
                                          köşede bir sunak kurup Tanrı'ya tapınmak, 
                                          kısacası kurtarıcı İsa Mesih’i insanlara 
                                          tanıtmak (bkz. Yaratılış 12:7,8; 
                                          13:4,18; 21:33; 22:9; Matta 28:19; Yuhanna 
                                          15:16; Resuller 8:4; Romalılar 1:13; 
                                          II Korintoslular 2:12). Onlar HARAN'dayken 
                                          tek sunak kurulamamıştı. HARAN halkı 
                                          onlardan gerçeği öğrenebildi mi acaba? 
                                          Buna karşı, KENAN'da art arda sunaklar 
                                          yükseldi.
                                        Putlara tapan yerli KENAN 
                                          insanları merakla soruyordu: —Kimdir 
                                          bu insanlar? —Tek Tanrı'ya tapan acayip 
                                          bir azınlık. Bu Tanrı onları taa UR'dan, 
                                          sonra da HARAN'dan çıkarmış, bu topraklara 
                                          yöneltmiş. Gerçekten onların iman yolculuğu 
                                          artık doruğundaydı. Anlayamayanların 
                                          kafasında sorular oluşturan bambaşka 
                                          bir yolculuk. Buradan öte İbrahim olarak 
                                          sözü edilen bu insanın tek Tanrı'ya 
                                          tanıklığı o çevreye taptaze renk getiriyordu. 
                                          Bu dönemde onun iman yolculuğu bazı 
                                          ilginç gelişimlere sahnedir: Güneyde 
                                          Beer-Şeba'ya (YEDİ KUYU) uzanıyor, 
                                          orada bir ılgın ağacı dikiyor. Ebedi 
                                          Tanrı'ya (EL-OLAM) yakarıyor 
                                          (21:33). Bu, YAHWEH'nin en görkemli 
                                          adlarındandır. İbrahim o yerde Abimelek'le 
                                          yaptığı antlaşma sonucu KENAN'da ilk 
                                          toprağa sahip oluyor —bir kuyu ve çevresi— 
                                          bunun anısı için bir ılgın (tamarix) 
                                          dikiyor. 7-9 metre boyunda bu yeşil 
                                          bitki çöle canlılık getiren küçük bir 
                                          ağaçtır; çölün sıcağına karşı dayanıklılığıyla 
                                          tanınır. Yolcu bunu görünce çevrede 
                                          yaşam bulunduğunu anlayabilirdi. Konukseverliği 
                                          simgeleyen bir bitkiydi bu. Hiç kurumayan 
                                          yaprakları, dünya çöllüğünde daima diri 
                                          olan sadakat Tanrısı'nı betimlerdi: 
                                          O'nunla antlaşmaya girene her durumda 
                                          yaşam sağlayacağını.. Diktiği bu ağaçla 
                                          İbrahim Tanrı vaatlerinin ebediliğini 
                                          tanıtıyor, soyuna karşı her tür saldırı 
                                          ortasında Tanrı'nın sürekli sadakatini, 
                                          desteğini kanıtlıyor, ilerideki görkemli 
                                          çağlara peygamberlik ediyor. Ne demiştir 
                                          İsa Mesih: "Babanız İbrahim 
                                          günümü görmenin umuduyla kıvanç buldu. 
                                          Ve görüp sevindi" (Yuhanna 8:56)
                                        Bu yerde bu dönemdeydi 
                                          ki, İbrahim'in gönlü derin sevinçle 
                                          doldu. Çünkü peygamberlik ruhuyla kurtarıcı 
                                          İsa Mesih'in o görkemli gününü görebildi. 
                                          YAHWEH İbrahim'e soyu hakkında güvenlik 
                                          verdi (bkz. Yaratılış 15:5). "Abram 
                                          RAB'be iman etti, RAB bunu ona doğruluk 
                                          saydı" (Yaratılış 15:6). Bu 
                                          noktada Tanrı Sözü'nün egemen gerçeğiyle 
                                          karşılaşıyoruz: İmanla doğru kılınmak. 
                                          Tanrı inancının, Mesih bağlılığının 
                                          hiç değişmeyen ana çizgisi, başlangıcı 
                                          ve sonu budur: "Doğru kişi imanla 
                                          yaşayacak" (bkz. Habakkuk 2:4; 
                                          Romalılar 1:17; Galayalılar 3:11; İbraniler 
                                          10:38; Yakup 2:23). İman dışında 
                                          hiç kimse Tanrı'nın kutsal katında tutunamayacak. 
                                          Ne din-töre uygulamaları, ne hayır-sevap 
                                          işleri, ne de ataların ananeleri. Kurtarmalıkla 
                                          günahlıyı doğru kılan Kurtarıcı’ya iman; 
                                          ve nokta. İbrahim'e bu ne zaman oldu? 
                                          UR'da olduysa kurtuluş sevinci az zamanda 
                                          iş-güç uğraşına dönüştü. HARAN'da, iman 
                                          etkinliğini gösteremedi. Kısacası, İbrahim'in 
                                          doğrulukla donatılması KENAN'da belirginliğe 
                                          geldi.
                                        HARAN'da kenetli yıllar, 
                                          sendeleyen adımlar Tanrı'nın kayra sonuçlamasını 
                                          gün ışığına getiremiyordu. Dünyasal 
                                          çaba ve kaygılar kişinin sevincini çalar, 
                                          sayısız inanlıyı salt bedensel kovalayışlara 
                                          kısıtlar. Tanrı'nın karşısında kesenkes 
                                          arıtılıp bunun gönenciyle sevinçten 
                                          uçmak ruhsal kavramı, diri Tanrı'ya 
                                          imanı bütünlüğe erdirir. Bunun dışında 
                                          hiçbir etki imanı yetkinliğe getiremez. 
                                          İmanla iman arasındaki ayrım dikkatten 
                                          kaçmasın. Söz dinlerlikle iman yolculuğunu 
                                          sürdürerek Tanrı'nın gösterdiği ruhsal 
                                          istirahat yerine ulaşmak, varlığın her 
                                          günahtan arıtıldığını, ruhun esenliğe 
                                          kavuştuğunu kesenkes bilmek ve bunu 
                                          göstermektir. Günahlı kişi Tanrı'nın 
                                          karşısında artık doğrulukla donatılmış 
                                          ve kurtulmuştur. Davut'un yakarısı bunun 
                                          özleminini duyan canın arayışıdır: 
                                          "Bana kurtarışının sevincini geri 
                                          ver; istekli ruhla bana destek ol!" 
                                          (Mezmur 51:12).
                                        Bu dönemde Abram 
                                          adı İbrahim'e (birçoğun babası) 
                                          değiştiriliyor. "Artık adın 
                                          Abram değil, İbrahim olacak. Çünkü seni 
                                          birçok ulusun babası yapacağım" 
                                          (Yaratılış 17:5). KENAN'da Tanrı'nın 
                                          bollukları, kutlulukları sınır bilmez. 
                                          İbrahim'in karşısında taptaze ufuklar 
                                          açılmış. Burada sunak ardına sunak kuruyor 
                                          o, putlara eğilen yerli halka kutsal 
                                          Tanrı'yı, O'nun tekliğini, sevgisini 
                                          ve yaşam kaynağı olduğunu gösteriyor, 
                                          kayrasal kurtarışına tanıklık ediyor. 
                                          Niceler ağzını açıp kurtarıcı Mesih'in 
                                          adına tanıklık edemiyor. Bunlar HARAN'da 
                                          gün tüketiyor mu diyeceğiz? Buna karşı 
                                          KENAN'da şaşılacak zaferler her inanlıyı 
                                          bekliyor. Yaratılış 14'de İbrahim'in 
                                          güçlü dört kralı alt ettiğine, yeğeni 
                                          Lut'u ve çevresindeki insanları onların 
                                          elinden, tutsaklığa düşmüşlükten kurtardığına 
                                          rastlarız. Bunun yanı sıra Melkisedek'le 
                                          karşılaşıyor, onun elinden ekmekle şarap 
                                          alıyor. Onun kutlayışına kavuştuktan 
                                          sonra, İbrahim Melkisedek'e elde ettiği 
                                          her şeyin ondalığını sunuyor. Melkisedek 
                                          E.A.'da Mesih'in bir betimidir (bkz. 
                                          Ibraniler 5:6,10; 6:20; 7:11,15,21; 
                                          Mezmur 110:4). Gördüğümüz gibi İbrahim 
                                          KENAN'da üstünlük, verimlilik, yararlılık 
                                          gönencindedir. İman yaşamını KENAN'da 
                                          işlerliğe getiren inanlının görünümü 
                                          budur.
                                        KENAN'da İbrahim'le ailesi 
                                          bir azınlıktı. Tüm ülke tanrıtanımaz 
                                          insanlarla doluydu. Bunlar bazı durumlarda 
                                          ona düşmandı da. Ama kişisel yaşamı 
                                          zaferle donatılanın hiç kimseden korkusu 
                                          yoktur (bkz. Romalılar 4:18). 
                                          Gerçek bağlısı azınlığın gürültülü gösterişli 
                                          çoğunluğu susturabildiği durum. Günahlıyı 
                                          kurtaran Tanrı'nın inanlıya açtığı huzur 
                                          ve dinginlik yolu kişinin kararını ve 
                                          yeğleyişini bekliyor. Yaşam yolculuğu 
                                          çetindir. Çoğu kez inanlılar da böyle 
                                          bir kısır döngüde buluyor kendini. Mesih'in 
                                          kişiye belirgin çağrısı, yaşam çalkantılarından 
                                          yalnız O’nun verebildiği rahatadır. 
                                          İbranilere mektup bu görkemli huzuru, 
                                          KENAN ülkesine girip çalkantılardan 
                                          rahata kavuşmakla betimler ve bu huzuru 
                                          Mesih'in sağladığını vurgular (bkz. 
                                          3:11,18; 4:3,8-11). Bu gelişimde 
                                          inanlı Tanrı'ya sürekli sunak kurar, 
                                          O'na tapınır, aktif hizmetini sunar. 
                                          Her tür günahın dışlandığı, her çeşit 
                                          tutsaklığın bastırıldığı ruhsal aşamadır 
                                          bu. Basit dinsellikle bilinemeyen, kartal 
                                          benzeri yükseliş.
                                        KENAN'da başka bir gelişim: 
                                          İbrahim burada 'Tanrı'nın dostu' 
                                          adını alıyor (bkz. II Tarihler 20:7; 
                                          Yeşaya 41:8; Yakup 2:23). Değinildiği 
                                          gibi KENAN cenneti betimleyen yer değil. 
                                          Vaat ülkesi olarak bilinen KENAN cennet 
                                          huzurunu sağlayamaz. KENAN'da kılıçsız 
                                          ruhsal savaşlar da var, sürçmeler de. 
                                          Güllük gülistanlık ileridedir. Haberci 
                                          Pavlos boğuşmaların ne yolda karşılanacağını 
                                          kesin güvenle anlatır (bkz. Efesoslular 
                                          6:10-18). İnanlı imanla KENAN'a 
                                          girer, ama şeytanın asıl savaşı burada 
                                          başlar. Onun amacı, Tanrı'nın öngördüğü 
                                          yengileri önlemek, inanlının kararlılığını 
                                          kesmektir. Bazı durumlarda yenilgi de 
                                          gelecektir KENAN'da. İnanlı en güçlü 
                                          anındayken zayıftır, saldırılara açıktır. 
                                          Şeytanın amansızlığı belirgin. HARAN'da 
                                          yaşayan inanlı saldırı altında değildir. 
                                          Hele bir KENAN'a girsin! İki yer arasındaki 
                                          ayrım hemen belirgin olur. İbrahim'in 
                                          yolculuğu yürek burkucu olgulara da 
                                          tanıklık etmekte; çok üzücü gelişimler 
                                          onu beklemekte.
                                        En sağlam imanın bile bir 
                                          anda kayıvermesi hiç beklenmeyen acıklı 
                                          gelişimlerdendir. Karadeniz kıyılarında 
                                          yüzmeye çalışanlar çok iyi bilir. Sığ 
                                          kumlukta rahat rahat adım atmaktayken, 
                                          bir an içinde o sağlamlığına güvenilen 
                                          kum yer değiştirir, yüzmesini bilmeyen 
                                          kendini sulara gömülü bulur. Bu bilgisizlik 
                                          her yıl bazıların yaşamına mal olur..
                                        Kutsal Söz şu bilgiyi veriyor: 
                                          "Ülkede kıtlık oldu..." 
                                          (Yaratılış 12:10). Öyledir; en parlak 
                                          iman yaşamında bile kıtlık, yoksunluk, 
                                          sarsıntı belirecektir. Böyle bir bunalımda 
                                          ne yapılacak? İmanı etkinliğe erdirmek, 
                                          Rab'bin egemen gücüne güvenle sarılmak 
                                          Efesoslular'daki yüreklendirmeyi 
                                          akla getirir. Mesih'in her baskıyı gidermeye 
                                          yeterlikli olduğunu tanımak, O'nun haçtaki 
                                          kesin zaferiyle mest olmak. Ölümden 
                                          dirilen Mesih'in gücü yıpranmamıştır. 
                                          Habakkuk peygamber İbrahim'den 1500 
                                          yıl sonra yaşadı. Bu adam kendi tarihinden 
                                          sayısız gerçeklerle eğitildi ve yüreklendirildi. 
                                          Kıtlıkta şu içtenlikli ilahiyi yükseltiyor 
                                          o: "İncir ağacı tomurcuklanmasa, 
                                          asmalarda meyve olmasa, zeytin emeği 
                                          boşa çıksa, tarlalar yiyecek vermese 
                                          de; ağıldan sürü kesilse, ahırda sürü 
                                          kalmasa da; ben yine RAB ile sevineceğim, 
                                          kurtuluşumun Tanrısı ile sevinçten coşacağım. 
                                          YAHWEH RAB, benim kuvvetimdir; ayaklarımı 
                                          geyik ayakları gibi eder, beni yüksek 
                                          yerlerin üzerinde yürütür" (Habakkuk 
                                          3:17-19).
                                        Ne denli başka olabilirdi 
                                          tarihsel gelişim, İbrahim Mısır'da sığınma 
                                          arayacak yerde KENAN'da yeni bir tapınak 
                                          kursa, her bakımdan yeterlikli EL-OLAM'ın 
                                          adına seslenseydi! Kendisini ve ailesini 
                                          bu toprağa yönelten Ebenezer 'Yardım 
                                          Taşı' O değil miydi? (bkz. l 
                                          Samuel 7:12). Hiç kuşkusuz onun 
                                          her gereksini-mini sağlayabilirdi. Ne 
                                          var ki, yengi ortamında yolculuğunu 
                                          sürdüren inanlının karşısında kolayından 
                                          çözüm çareleri çekici gelir. Göksel Baba'nın istek ve desteğini ikinci sıraya itmek her inanlının 
                                          yüzleşebileceği sarsıntı evrenidir. 
                                          “Sağlam durduğunu sanan düşmemeye dikkat etsin” (I Kor.10:12).
                                        Bu olaya koşut başka bir 
                                          durumla karşılaşırız: Aşur'un komutanı 
                                          Yahudi halkının güvendiği YAHWEH'ye 
                                          meydan okudu, korkudan titreyen bu insanları 
                                          Aşur'un göz kamaştırıcı varlıklarına 
                                          bel bağlamaya kışkırttı (bkz. Yeşaya 
                                          36:13-17). İblisin kovalayışı Tanrı'ya 
                                          bağlı inanlıyı doğaötesi bağlılıktan 
                                          koparmak, iman adımlarını da baltalamaktır. 
                                          İnanlı salt doğal tutanaklara bel bağlayınca, 
                                          biraz da kendine güvenince düzenli yolculuk 
                                          aksar. İman ötesi çözümlerden medet 
                                          uman, Tanrı kutluluklarını tıkar. Öte 
                                          yandan, iman tutumu güngünden Rab'bin 
                                          canı ihya eden yüzüne bakarak varlığa 
                                          gerekli sağlayışlarla gönenç bulur. 
                                          Herhangi bir savsaklamaya sürüklenerek 
                                          Tanrı'nın kutluluklarını kısmak inanlı 
                                          insanın görgüsü olabilir. Bu üzücü gerçek 
                                          unutulmasın, iman adımları düğümlenmesin; 
                                          tersine iman geliştirilsin..
                                        IV. MISIR'DA KATMERLİ KAYGILAR
                                          (Yaratılış 12:20)
                                        Tanrısal tasarı uyarınca 
                                          yelken gemisinin içaçıcılığıyla ilerlemekteyken 
                                          güvenli gidişten varyant, düz yolu bırakıp 
                                          çalkantılı akıntılara kapılıvermektir. 
                                          KENAN ülkesinde İbrahim Tanrı'nın güngünden 
                                          yenilenen sağlayışları ortasında kartal 
                                          gibi uçarcasına yol yaparken gereksiz 
                                          bir varyant yeğleyişine kaydı. İlerisi 
                                          sarsıntı-çalkantı oldu; masmavi gök 
                                          kubbeden bulutlarla örtülü kasvet çöküntüsünde 
                                          buldu kendini. Molozlu yollara sürüklendi. 
                                          Sürekli kutluluk gönencinden düş kırıklıklarıyla 
                                          döşeli patika engebesinde kenetlendi:
                                        • 
                                          KENAN'ı bıraktığı anda İbrahim'in 
                                          yüreği korkuya kapıldı (bkz. 12:11-13)
                                          • Önceden aralarında kararlaştırdıkları 
                                          gibi Sarah'yı kız kardeşi olarak tanıttı. 
                                          Gerçi Sarah aynı babadan onun kız kardeşiydi 
                                          (bkz. 20:12-13). Ne var ki, o 
                                          dönemin örfü uyarınca eşi olmuştu. Her 
                                          ikisi de yalana kaçtı.
                                          • 
                                          Mısır ülkesine kutluluk getirecekken 
                                          korkunç belaların gelişine sebep oldu 
                                          (bkz. 12:17).
                                          • 
                                          Puta tapan Firavun tarafından 
                                          paylandı (bkz. 12:18,19). İnanlı 
                                          insanın yaptığı bir yolsuzluk sonucu 
                                          inançsız kişilerce kınanışı aşırı oranda 
                                          üzücü ve utandırıcıdır.
                                          • 
                                          İbrahim Mısır'da tek sunak kurmayı 
                                          başaramadı. 
                                          Düzenle giden tanrısal yolculuğun 
                                          alabora olmasıydı bu.
                                          • 
                                          En üzücü gelişimse, Mısır'da 
                                          ev hanımına hizmetçi olarak seçtikleri 
                                          putlara tapınan Hacer'dir. Hacer'in 
                                          bu seçkin aileye insansal bir kararla 
                                          girişi İbrahim'in yolculuğunda Tanrı 
                                          tasarısına insan katkısı getiren bir 
                                          müdahale oldu. Bunun çektirdiği acılar 
                                          Tanrı Sözü'nün üzücü konularındadır 
                                          ve yanıp tutuşan yara kapanmamış, tersine 
                                          azıtmaktadır.
                                        acer'in Tanrı'ca çağrılan 
                                          aileye sokulması, o çağın örfü uyarınca 
                                          İbrahim'e bir oğul vermesi tarihin düşündürücü 
                                          cilvelerindendir. Genç kadın Tanrı'nın 
                                          İbrahim'e verdiği vaatlere sahip çıkmaya 
                                          kalktı. Öncesiz-sonsuz Tanrı İbrahim'le 
                                          bir antlaşmaya girmişti. Bu antlaşma 
                                          uyarınca YAHWEH İbrahim'den özel bir 
                                          soy yetiştirecek, o soydan gelecek bir 
                                          kişi aracılığıyla yeryüzünün bütün halkları 
                                          kutlanacak (bkz. Yaratılış 12:2,3; 
                                          15:5; 17:4,5). Tanrısal antlaşma 
                                          İbrahim'in vaadi verene iman etmesiyle 
                                          tümlüğe geldi. "Ve imanı kendisine 
                                          doğruluk sayıldı" (15:6). Vaat 
                                          edilen soy İbrahim'in kendi eşi Sarah'dan 
                                          gelecekti (bkz. 17:6-8; 18:10). 
                                          Ne var ki, yaşam yolculuğunun 
                                          önünde engeller art arda sırıtıyordu.
                                        Çok akıllı genç bir bayandı 
                                          Hacer. Yaşı yaklaşık seksen olan Sarah'nın 
                                          artık çocuk yapamayacağını kestiriyordu. 
                                          Kendisi olabilirdi o doğacak vaat çocuğunun 
                                          annesi! Bu dönemde çocuksuz bir annenin 
                                          yerini bayanın hizmetçisi alabilirdi. 
                                          Hacer kendini Sarah'ya sevdirebildi, 
                                          onun güvenini kazandı. Sarah'nın aklı 
                                          ve düşüncesi o oğula sahip olmaktı; 
                                          nasıl olursa olsun! Yaşam sorunlarının 
                                          doğal çözümü yollarına kayan inanlının 
                                          zayıf ve gevşek anı kendisini bir sürü 
                                          yersiz ve yanlış karara açık bırakır. 
                                          İbrahim'le eşi Sarah'nın içinden geçmekte 
                                          bulundukları iman bunalımı onları bu 
                                          türden aşırı kararlar vermeye zorluyordu. 
                                          Her inanlı bu sarsıntıya düşmemek için 
                                          Tanrı'ya yakarsın. Sarah doğal çözüm 
                                          yolunu seçti, beraberinde İbrahim'i 
                                          de sürükledi. Kendi isteğiyle Hacer'i 
                                          İbrahim'e eş kıldı. Ondan doğacak çocuk 
                                          genç hizmetçinin değil Sarah'nın olacak! 
                                          Buydu o çağın örfü. Ama Hacer hamile 
                                          kalınca hanımını hor gördü, doğacak 
                                          çocuk kendisinin olacağını üsteledi. 
                                          Başladı evde bir hırıltı. Sonunda Sarah 
                                          çileden çıktı. İbrahim Hacer'i evden 
                                          kovmaya zorunlu kaldı. Yedek anne çözümü 
                                          sökmedi (bkz. Yaratılış bölüm 16 
                                          ile ilişik kesimlere).
                                        Hiç kimse Tanrı'nın doğaüstü 
                                          tasarılarını değiştiremedi; değiş-tiremez 
                                          de. Bu türden ataklıklar sadece hüzün 
                                          ve düş kırıklığı getirecektir. Mısır'a 
                                          inmek İbrahim'in yolculuğunda ters adımdı; 
                                          başlangıçtan sona dek. Ne yazık! Mısır'da 
                                          tek sunağa rastlamıyoruz. Tersine, problem 
                                          ardına problem. Kutsal Söz'de şu düşündürücü 
                                          aydınlatma yazılıdır: "Genç 
                                          Samuel, Eli'nin yönetimi altında RAB'be 
                                          hizmet ediyordu. O günlerde RAB'bin 
                                          sözü seyrek geliyordu; görümler de azalmıştı" 
                                          (l Samuel 3:1). İman yolculuğu aksayınca 
                                          İbrahim kendini böyle bir ortamda buluverdi. 
                                          Buna koşut bir yolculuğu sürdürmeye 
                                          çabalayan kardeş ya da kız kardeşin 
                                          kendisini aynı çıkmazda bulması çok 
                                          üzücüdür. Dur, düşün! Benzeti açısından 
                                          seni Mısır'a yönelten etki ya da itki 
                                          ne olabilir? Mesih'e ilk sevginin soğuması? 
                                          Be-denin isteği ve çekişi? Esen rüzgarların 
                                          sürükleyişi? Yoksa ne?
                                        RAB'bin kelamı seyrekleşince, 
                                          rüyet eksilince, peygamberlik sözü kısıtlanınca 
                                          dua-dilek aksar, kutsallık kavramı savsaklar, 
                                          uyuşukluk yavaş yavaş her yanı sarar. 
                                          Birey Tanrı'nın geçmişteki yöneltişini 
                                          sadece ıraktan ırağa anımsar, belki 
                                          de unutur. Ve eyvah, alarm işareti de 
                                          duyulmaz olur. Hekimlik bunu andıran 
                                          durumlara letarji demiş. Dinçlik-tazelik 
                                          geçmişin sayfalarında sanki küflenmiş.
                                        Şükürler O'na! Egemen Tanrı 
                                          tasarısından, öngörüsünden caymamıştır. 
                                          RAB Firavun'u kullandı, o da İbrahim'i 
                                          kınadıktan sonra yurdundan saldı. İbrahim 
                                          Mısır'ı malca zengin ama ruhça yetim 
                                          olarak bıraktı. Tehlikeyi kavradığında 
                                          direnişsiz oradan çekildi. Tazelenen 
                                          kutluluklar zincirinin başlangıcı oldu 
                                          bu.
                                        Kendini koşut bir çıkmazda 
                                          bulan inanlı kişinin çözüm yöntemi bundan 
                                          ayrı olamaz. Bu tür saplanış KENAN'a 
                                          dönüşten başka bir çözümle anlatılamaz. 
                                          Orada güneş yeni baştan parlar, sunaklar 
                                          çevreyi kaplar. İbrahim sadece Gerar'da 
                                          bir sunak dikemedi (bkz. Yaratılış, 
                                          bölüm 20). 
                                          İbrahim'le Sarah yüz ve doksan 
                                          yaşlarında Tanrı'nın mucizesiyle İshak'a 
                                          kavuşmuş (bkz. Yaratılış 21:1-7), 
                                          daha sonra Hacer'le İsmail antlaşma 
                                          yuvasından uzaklaştırılmış (bkz. 
                                          Yaratılış 21:8-21). Bu parlak yolculuğun 
                                          doruğu Moriya tepesinde belirgin zafere 
                                          sahne olacak. Orada bu insan yetkinliğe 
                                          ermiş imanla, kesin kararlılıkla biricik 
                                          oğlu İshak'ı Tanrı'ya sunmaya hazır 
                                          olduğunu belgeleyen içerikli, betimli 
                                          sunağı dikecek. Aynı yerde, Golgota’da kurtarıcı İsa Mesih’in haça çakılışına peygamberlik 
                                          eden sunak.. (bkz. Yaratılış 22:1-19).
                                        Tanrı tasarısına ve yöntemine 
                                          ters düşen Mısır'da bozgunluk-larla 
                                          boğuşan İbrahim, KENAN ülkesinde destekleyici 
                                          anıları oluşturan canlı olayların yüreklendirmesiyle 
                                          avuntuya kavuştu. "Ve konaktan 
                                          konağa göçerek güneyden Beyt-el'e, Beyt-el 
                                          ile Ay arasında başlangıçta çadırının 
                                          olduğu yere kadar —daha önce orada yapmış 
                                          olduğu sunağın yerine— gitti; orada 
                                          Abram RAB'bin adını çağırdı" (Yaratılış 
                                          13:3,4).
                                        Sunaksız iman yolculuğu 
                                          mahrumiyette yaşam sürdürmeye çalışmaktır. 
                                          Bu yoksunluktan kurtuluş, varlığı bolluklarla 
                                          donatan Tanrı düzeniyle uyuma gelmektir. 
                                          İbrahim'e ve her inanlıya ilişkin tanrısal 
                                          tasarı hiçbir durumda değiştirilemez. 
                                          İnanlı kendini maddesel bolluklar diyarı, 
                                          yalancı tanrılar mekanı Mısır'da yaşamaya 
                                          zorunlayabilir. Özgür istemi bunu seçebilir 
                                          ve dilediklerini elde edebilir. Ne var 
                                          ki bu onu kararsızlık sarsıntısına iter; 
                                          Tanrı isteklerini, buyruklarını bedensel 
                                          duygularıyla karmakarışık eder. Tanrısal 
                                          yöntemi seçemez duruma düşer. İbrahim'i 
                                          ve her inanlıyı çeken toprak vaat ülkesi, 
                                          ruhsal refah ve dinginliktir: Cennete 
                                          açılan yol.
                                        İbrahim'in KENAN'a dönüşü 
                                          yolculuğunun en parlak aşamasıydı. Yeni 
                                          baştan dikilen sunaklar bunun tanıklığını 
                                          etmekte. YAHWEH YIRE'de doruklanan sunaklar 
                                          dizisi imanın kesin yengisini belgeler 
                                          (bkz. Yaratılış 22:14). YAHWEH 
                                          parlak vaatlerini antla yineliyor. Ara 
                                          sıra aksayan, am en sonunda vaat ülkesi 
                                          refah-dinginlik yeri KENAN'da ger-çekleşen 
                                          parlak iman yolculuğu. Tüm vaatlerin 
                                          ve uygulama-ların kendisinde saklı bulunduğu 
                                          YAHWEH'nin sesini her inanlı duysun: 
                                          "Bu nedenle RAB şöyle buyruyor: 
                                          'Eğer dönersen seni geri getiririm ve 
                                          önümde durursun. Değerli olanı bayağıdan 
                                          ayırt edersen, sözcüm olursun. Onlar 
                                          sana dönecekler; ama sen onlara dönmemelisin'" 
                                          (Yeremya 15:19).
                                        Eski Antlaşma'da bu örnek 
                                          insanın yaşam destanı herkesi iman yolculuğunun 
                                          bütünlenişi ile yüzyüze getirir. "Önceden 
                                          yazılan her söz bizi eğitmek için yazıldı. 
                                          Öyle ki, Kutsal Yazı’nın sağladığı katlanış 
                                          ve yüreklilikle umudumuz olsun" 
                                          (Romalılar 15:4). Hangi dönemde 
                                          olursa olsun, Mesih inanlısının yaşamı 
                                          bundan ayrımlı değildir. İbrahim atamız 
                                          ve kardeşimiz.. O Mesih'in gününü görerek 
                                          sevinç duydu. Bu yüzden örnek iman atamız 
                                          olarak tanrısal tarihte yerini buldu. 
                                          Tanrı YAHWEH kesinlikle güvenebileceğimiz 
                                          sevgi ve kayra kaynağıdır.
                                        İman yolculuğunu UR'da 
                                          başlatıp KENAN ülkesinde olgunluğa ileten 
                                          İbrahim'in önderi, rehberi, esinleyeni 
                                          RAB'tir. "İbrahim Mesih'in gününü 
                                          görmenin umuduyla kıvanç buldu. Ve görüp 
                                          sevindi" (Yuhanna 8:56). Kurtarıcı-yönetici 
                                          İsa Mesih'in desteği tanınmaksızın iman 
                                          yolculuğunda ne kıvanç ne de amaç gerçekleşebilir. 
                                          "Bu Mesih Tanrı'ca bizler için 
                                          bilgelik kılındı: Doğruluğumuz, kutsanışımız, 
                                          kurtuluşumuz O'dur. Tıpkı Kutsal Söz'de 
                                          yazıldığı gibi, 'Övünen Rab'le övünsün!'" 
                                          (l Korintoslular 1:30,31).
                                        Öte yandan Rab'bin kurtuluş 
                                          gönencini tatmamış olan insan günahın 
                                          engebeli-molozlu yolculuğuna rest çeksin! 
                                          Mesih'in kendi kanıyla çizdiği esenlik 
                                          çığırının iman yolcusu olsun. "Tadın 
                                          ve görün; RAB ne iyidir. Ne mutludur 
                                          O'na sığınan!" (Mezmur 34:8).
                                        “Bu Oğul görünmeyen Tanrı’nın 
                                          benzeri, tüm yaratılışın ilk-doğanıdır. 
                                          Çünkü göklerde ve yerde, göze görünen 
                                          ve görünmeyen her şey Mesih’te yaratıldı: 
                                          Tahtlar, egemenlikler, başkanlıklar, 
                                          yetkiler, her şey O’nun aracılığıyla 
                                          ve O’nun için yaratıldı. O her şeyden 
                                          öncedir ve her şey O’nda birbirine bağlı 
                                          durmaktadır. Bedenin —kilise topluğunun— 
                                          başıdır. Her şeyin başlangıcıdır, ölüler 
                                          arasından ilk-doğandır. Öyle ki, her 
                                          şeyin en önde bulunanı O olsun. Çünkü 
                                          tüm tanrısal doluluk O’nda konut kurmaktan 
                                          hoşnut oldu. Tanrı O’nun aracılığıyla 
                                          her şeyi kendisiyle barıştırdı. Barış 
                                          Mesih’in çarmıhta akan kanı aracılığıyla 
                                          sağlandı. Tanrı yerdekileri de, göktekileri 
                                          de O’nun aracılıyla barıştırdı. Bir 
                                          vakitler düşüncenizdeki kötü işlerin 
                                          etkisiyle dışarıda kalmış kişiler ve 
                                          düşmanlar olan sizleri şimdi kendi insan 
                                          bedeninde ölüm yoluyla barıştırdı. Sizleri 
                                          kutsal, suçsuz, kınanmasız durumda kendi 
                                          katına eriştirmeyi amaçladı” (Koloseliler 
                                          1:15-22).
                                        Thomas Cosmades