Kuran’da
yer alan şu pasajlar Kutsal Kitap’ta Muhammed’in
gelişine dair öngörüler arama hususunda
Müslümanları teşvik edici olmuştur:
[Onlar
ki yanlarındaki Tevrat ve İncil‘de yazılmış
bulacakları Ümmi peygambere uyarlar... Kuran
7:157]
[Meryem
Oğlu İsa’nın da şöyle dediğini hatırla:”Ey
İsrail oğulları.! Ben size Allahın elçisiyim.
Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve
benden sonra gelecek ve adı yüceltilmiş
kişi olan haberciyi müjdelemek için gönderildim.
Kur’an 61:6]
Kuran’daki
bu parçalar temel alındığında, Müslümanların
Kutsal Kitap’ta Muhammed’in gelişini haber
veren bölümler arama arzularını anlayışla
karşılamamız gerekir. Bununla birlikte,
anlam çıkarmadıkları yöntemlerini aynı anlayışla
karşılamak pek o kadar kolay değil. Öyle
ki, Kutsal Kitap’ı Kuran’a uydurmaya gayret
ederlerken, Kur’an söz konusu olunca lamaya
asla yanaşmadıkları çeviri yöntemlerini
Kutsal Kitap,a tatbik ederken, amaçladıkları
sonuca kendilerini ulaştıran her aracı meşru
saymaları gibi. Bir kısım Müslüman, tezlerini
kanıtlayabilme amacıyla Kutsal Kitap’tan
bir hayli metin seçtiler. Öyle görünüyor
ki, demeye getirdikleri şu: Tanrı Hıristiyanların
kendi Kutsal Kitaplarını tahrif etmelerine
göz yummuş, bunu yaparken de Tanrı’nın Oğlu
gibi kimi ifadeler sokuşturmuşlar, haçı
eklemişler, ama sıra Muhammed ile kısımlara
gelince Tanrı onlara engel olmuş...! Aksi
halde Kutsal Kitap’a yönelik tutarsız tavırlarını
anlamak güç olacaktır: Onlara göre bugün
Hıristiyanların elindeki kitap değersizdir;
ama güvenirliğini kaybetmiş olan bu kitap
yine de Muhammed’in geleceğini müjdeleyen
peygamberlikler içerir!!!
Tezlerini
doğrulamak için Müslümanlar Kutsal Kitap’ın
özellikle iki kısmına müracaat ederler:
Tevrat'tan Tesniye
18:15,18; İncil'den ise Yuhann
14 ve 16. bölümler. Bu son kısımdan
ilgili pasajları ayırır ve bunların Muhammed'e
izafe edildiğini söylerler.
Tesniye
18:15,18'de
Tanrı İsrail oğullarına Musa aracılığı ile
söz verir: İsrail oğullarının kardeşleri
arasından Musa gibi bir peygamber çıkaracaktır.
Bu nedenle Müslümanlar diyebilirler ki:
“Şüphesiz, Muhammed Musa gibidir. Madem
ki İsmail, İshak'ın kardeşi idi, ve Muhammed
de İsmail'in soyundandır, öyleyse Musa Muhammed'in
geleceğini öngörmüş olmalıydı.
Karşılık
olarak biz öncelikle kardeşler sözcüğünün
son derece doğal olarak, İsrail oğullarına
işaret ettiğini belirtelim (Tesniye
17:14; 17:15; 15:12; Levililer 25:46).
Keza Kur'an da aynı milletin fertlerinden
söz ederken kardeş sözcüğünü kullanır. “Medyan
halkına da kardeşleri Şuayb'ı gönderdik
(Kur'an 7:85)”
Kardeş sözcüğünden
burada Müslümanların çıkardığı anlamın doğru
olduğunu varsaysak dahi, İbrahim'in, İshak'ın
veya Yakup'un bir başka yakın akrabası dururken
neden İsmail seçilsin ki? Örnek olarak,
Yakup'un Kardeşi Esav var ve ondan da Edom'un
çocukları gelir. Eğer diğer milletler de
atalarını İbrahim'e kadar geri götürebiliyorlarsa
ve eğer Kuranın savunduğu gibi, Tanrı hiçbir
milleti peygambersiz bırakmamış İse, neden
yalnızca Muhammed olsun? Gerçekte İsmail,
bir adı da İsrail olan ve bu isim nedeniyle
onun ulusuna da İsrail oğulları denilmiş
olan Yakup’un kardeşi değil, amcası idi.
Daha
da önemlisi, bazı Müslümanlar gibi Muhammed
ile Musa'yı, her ikisinin de evlenip çoluk
çocuk sahibİ olmalarına ya da kılıç kullanma
becerilerine bakıp benzer addetmek bile
yeterince ikna edici olmaktan hayli uzaktır.
Bütün bunlar hemen her peygamber için, hatta
sahte bir peygamber için de söylenebilir.
İslam geleneği uyarınca yeryüzüne dönüp
evlenecek ve çocuk sahibi olacak ve elinde
de bir kılıç tutacak olan İsa için bile...
Müslüman
çevirmenler Tesniye ve Yuhanna’daki kayıtları
doğrulayan Kutsal Kitap gerçeklerine pek
önem vermezler. İsa der ki: “Eğer
Musa’ya iman ettiyseniz bana da iman etmelisiniz,
çünkü O, benim hakkımda yazmıştı” (Yuhanna
5:46). Elçilerin
İşleri 3:17-26 ve 7:37 ayetleri Tesniye’deki
ayetlerin İsa'nın kişiliğinde doğrulanışı
olarak anlaşılır. Benzer şekilde, Elçilerin
İşleri 2.bölümde Pentikost günü Kutsal
Ruh'un gelişi de İsa'nın konuya ilişkin
peygamberliklerinin doğrulanışı olarak değerlendirilir.
Yuhanna’da
“huzur verici, teselli edici, danışman”
kelimelerin yazılmış olduğu orijinal Grekçe
metindeki karşılığı 'parakletostur. Grekçe
metni tercüme ederken bazı İngilizler bu
Grekçe sözü ‘paraclete’ olarak aynen korudular:
buna karşın, kimi Müslümanlar asıl kelimenin
parakletos olmayıp daha ender kullanılan
ve Arapça'ya da yaklaşık olarak ‘ahmed’
veyahut 'mahmud' olarak çevrilen “periklutos”
olması gerektiğini ve anlamının da yüceltilmiş
kişi olup, orijinal Grekçe metinde bunun
yer aldığında ısrar ettiler. Yeni Ahit'te
Müslümanların bu iddialarını teyit eden
hiçbir kanıt mevcut değildir.
Müslümanların
bir kesiminin dediği gibi, Parakletos (huzur
verici, teselli edici, danışman, vekil kişi)
eğer Muhammed İse, o zaman Yuhanna’nın yazılarında
parakletos hakkında söz ederken işaret edilen
Gerçeğin Ruhu (14:17)
da Muhammed mi oluyor? İsa'nın adında ‘Babanın
göndereceği Kutsal Ruh? (14:26),
İsa'nın Elçİlerİne göndereceğİ Kutsal Ruh?!
(15:26)
İncil'in
Yuhanna bölümünde hiçbir kayıt yoktur ki,
İsa'nın Elçileri O'nun bu sözlerinin doğrulanışını
görebilmeleri için neredeyse beşyüz sene
beklemelerinin gerekeceğini ima etsin. Ama
diyelim ki, böylesi geniş bir zaman aralığını
da kabul ettik; bütün bu öngörüler bir başkasıııı
değil de Muhammed'i görtermiş olsun, Ahmediye
hareketi üyelerince benimsendiği üzere kurucuları
addolunan Mirza Gulam Ahmed’i neden işaret
etmesin?
Buradaki
amacımız Kur'an'ın
61:6 ayetinin çevirisine girişmek
olmamakla birlikte, şu kadarı söylenebilir
ki, yüceltilmiş, çok yüce kişi anlamına
gelen ahmed sözcüğünün mutlaka bir cins
isim ya da belirli bir bireyin ismi olarak
anlaşılması gerekmez. Hamid sözcüğünün bir
benzeri olarak herhangi birini tanımlamada
da kullanılabilir.
Sonraki
Sayfa (İsa Mesihin mesajı yalnızca İsrailoğulları
içinmidir?)
|