www.incilturk.Com

 
 
 

 
 

 

 
 
 

 


 


 

GİRİŞ

Hız çağında yaşıyoruz. Uçaklar, kıtalar arasındaki mesafeleri kısalttı; kitap ve televizyon programlan bir sel gibi halklara damgasını vuruyor; soylar , milletler birbiriyle karışıyor. Yeni sorular beliriyor, insanoğlu her konuyu araştırmak istiyor. Herkes öncelikle birbirine sormak zorunda: öncesiz gerçek nedir? Rahat, huzurlu bir vicdanla kabul edebileceğimiz yapıcı düşünceler nelerdir? Başkasının düşüncesine kulak verebilmesini öğrenmiş olan kişinin ufku genişler , kendi dar ve sınırlı çevresinin bağlarından kurtulur.
 

1- Can alıcı Soru an hakkında sorular

Arap ülkelerinin birinde Rabbin bir hizmetçisi, mahkumlara yaşam yolunu duyurmak amacıyla hapishaneleri ziyaret ederdi. Yürekleri arıtan, zihinleri yenileyen esenlik müjdesini, dileyene aktarmak için, hükümetten özel izin almıştı. Rabbin bu hizmetkarı koğuşlara tek başına girer, kendisine koruma görevlisi verilmesini reddederdi. Mahkumlarla, koruma kontrolü altında açık yürekli bir sohbetin mümkün olamayacağından emindi. Tek başına koğuşlara girer, mahkumlarla otururdu.

Bir seferinde, on yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmış bir grup mahkumun koğuşuna girdi. Onu, önceki ziyaretlerinden tanıyorlardı; gerçeğe ve kurtuluş müjdesine ilişkin irşatlarını dinlemeye alışmışlardı. O yanlarından ayrılır ayrılmaz, kendileriyle konuşmuş olduğu konu hakkında hararetli bir şekilde tartışıyorlardı.

Cevaplanması Gereken Bir Soru Ama bu defa, o koğuşa girer girmez kapıyı kapattılar, ''Sana bir sorumuz var'' dediler .'' Ancak bu soruya açık, kesin bir cevap verirsen seni bırakırız!” Rabbin hizmetçisi, “Ben” dedi, “Yanıma silahlı bir koruma almaksızın gönüllü olarak yanınıza geliyor; imkanım ölçüsünde sizlere Allahın kelamından cevaplar veriyorum. Bilmediğim bir konuda zaten konuşamam”. Mahkumlar, Senden yıldızların esrarını soracak değiliz'' dediler. “Sen bir din adamısın; o halde sorumuza açık bir cevap ver: kim daha büyük, Muhammet mi, İsa Mesih mi?''

Rabbin hizmetçisi soruyu duyunca, şaşkınlık içerisinde kendi kendine düşündü: Muhammet daha büyüktür desem, İsa Mesih İmanlısı mahkumların hücumuna uğrayacağım. Yok, İsa Mesih daha yücedir desem, belki de Müslüman mahkumlardan biri kalkıp boynumu kesecek. Zira Muhammet'e hakaret eden, onu aşağılayan kişi, kimi Müslümanların gözünde bir kafir olup öldürülmeyi hak etmiştir. Rabbin hizmetçisi, mahkumları ikna edecek en bilge cevap neyse, onu kendisine bağışlaması için yüreğinde Rabb'e dua etti.

Zor anda Rabbin irşadını dileyen kişi, O'ndan mutlaka bir cevap alır .Kilitli kapının ardında daralan Rabbin bu hizmetçisine, Kutsal Ruh, onun alçak gönüllükle sunabileceği açık bir cevap esinledi.

Kendisine yöneltilen soru için yüreğinde dua eden Rabbin hizmetçisi bir süre sessiz kalınca, mahkumlardan biri, ''Sorumluluğundan kaçma!'' dedi. ''Korkaklığın lüzumu yok, gerçeği itiraf et. Sana söz veriyoruz, cevabın ne olursa olsun, sana asla dokunmayacağız. Senden tek istediğimiz: yalan söyleme, gerçek düşünceni bizden saklama. Gerçeği bize olduğu gibi bildir''.

Rabbin hizmetçisi sözüne şöyle başladı: ''Gerçeği size açık bir şekilde bildirmeye hazırım. Gerçi bana yönelttiğiniz soru, bugün size Kutsal Kitap'tan hazırlamış olduğum konu değil; ama madem benden, Muhammet'le İsa Mesih'i karşılaştırmamı istiyorsunuz, gerçeği sizlerden gizlemeyeceğim. Yapacağım açıklamaların sonuçlarından ben değil, siz sorumlusunuz. Zira hazırlanmadığım, aklımda dahi olmayan bu soruyu cevaplamaya siz beni zorladınız'' .

''Benim cevabım şöyle: kimin daha yüce olduğunu belirleyecek olan ben değilim. Kuran ve hadis, sizin sorunuza açık bir cevap verecektir. Gerçeğin gözüyle Kuran üzerinde düşünün; o zaman gerçeği görecek ve gerçek te sizi özgür kılacaktır''.

Sonraki Sayfa (Muhammed ve İsa Mesih'in Doğumu)

   

© Copyright incil.türk