Aslında
bu iki şahsiyete uygun düşmüyor bu soru.
Çünkü Muhammet ve İsa Mesih insanlık tarihinin
en büyük iki şahsiyetidir. Muhammet'in izleyicileri
hicretin üzerinden geçen 1400 küsür yıl
sonra bugün bir milyarı aştılar. İsa Mesih
İmanlıları ise, İsa Mesih 'in ölümünden
1960 yıl sonra bir milyar yedi yüz milyonluk
bir kitleyi oluşturuyor. İzleyicileri efendilerinin
sevgisinden öylesine etkilendiler ki, O'nun
lakabını alarak kendilerine İsa Mesihçiler
adını verdiler. Hiç bir din, felsefe ya
da ideoloji, bu iki kişinin dinlerine kazandırdıkları
çap ve oranda izleyiciyi bir araya getirememiştir.
Bu nedenle tarih, Muhammet ve İsa Mesih
'i tüm çağların iki erişilmez zirvesi olarak
değerlendirir.
Muhammet,
Mekke'de 12 yıl boyunca çeşitli eza ve baskılara
dayanarak halkını uyarmakla yetindi. Fakat
O, 622 senesinde gerçekleşen Medine'ye hicretinin
ardından değişti, usta bir siyasetçi, yasa
koyucu ve savaş komutanına, “dönüştü. Sonunda
o müminlerin emiri'', Allahın İslam ümmetini
yönetmekle yükümlü halifesi oldu.
Oysa İsa
Mesih, ''Kim daha yüce?'' sorusunu dahi
kabul etmedi. Çünkü O, kendini alçalttı,
''hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye geldim''
dedi. Yine O, ''birinci olmak isteyen, sonuncu
olsun; başkanlık etmek isteyen, herkesin
kölesi olsun'' dedi. Hala büyüklük, yücelik
peşinde olan kişi, İsa Mesih'i ve gayesini
henüz anlamamıştır. Çünkü İsa Mesih, yumuşak
ve alçakgönüllü olduğunu açıkladı. Yeryüzünü
yalnız yumuşak ve engin yürekliler miras
alacaklardır (Matta 5:5). İsa Mesih'in halkı
tarafından dışlandığını, hakaretlere uğradığını,
reddedildiğini, kendisine lanetler okunduğunu
okuyoruz. Nihayet O'nu günahlıların elleriyle
utanç tahtasına çıkardılar (İşaya 53 : 1-3).
Kendisini, günahlı insanlığın temsilcisi
olarak ölmeye gittiği çarmıh yolundan çevirmek
isteyen, öğrencilerinin önderi Petrus'a,
''Çekil önümden Şeytan!'' dedi (Matta 16:23).
Allah huzurundaki
tevazuunu İsa Mesih şöyle dile getirdi:
''Babanın yapmakta olduğunu gördüğü şeyden
başka, Oğul kendiliğinden bir şey yapamaz.
Çünkü O ne yaparsa, Oğul da öylece onu yapar''
(Yuhanna 5:21). Bir başka seferinde şöyle
buyurmuştu: ''Ben size söylediğim sözleri
kendiliğimden söylemem; fakat bende duran
Baba kendi işlerini yapar'' (Yuhanna 14:10).
İsa Mesih böylelikle Baba'nın kendisinden
büyük olduğunu itiraf etti, Babasının adını
yücelterek kendisini inkâr etti.
İsa Mesih'i
anlamak isteyen kişi, önce alçakgönüllü
olmasını öğrenmeli, ''kim daha yüce?'' değil,
''kim daha küçük?'' sorusunu kendisine sormalıdır.
Çünkü İsa Mesih kendisini herkesten daha
küçük kıldı; kendisinde Allahın doğruluğu
olalım diye, günah nedir bilmezken bizim
uğrumuza günahın kendisi kılındı. Allahın
yargısından kurtulup O'nun kutsal sevgisine
dönüşebilmeleri için İsa Mesih, kendi öz
canını günahkar kötüler uğruna kurtulmalık
olarak feda etti.
lSonuç
Mahkumlar
Rabbin hizmetçisini sessizce dinlediler.
Kimileri birbiriyle bakıştı; gözleri kin
ve nefretle parlıyordu. Diğerleri şaşkına
dönmüş, dehşet içindeydiler. Küçük bir azınlık
ise, onun verdiği cevaba sevinmiş, sözlerinde
kendilerine ümit ve teselli bulmuştu.
Topluluğun
sözcüsü, Rabbin hizmetçisine dönerek, ''Senin
dürüst biri olduğunu gördük'' dedi. ''Bizleri
aldatmadan, yüreğindeki düşünceleri bize
açıkça söyledin. Bahsettiğin konular hakkında
düşünecek, sözlerini Kuran ve hadisle karşılaştıracağız.
Sonra sana kesin bir cevap vereceğiz. Sözlerine
katılmıyoruz, fakat bizlerle tartışmaya
devam etmeni istiyoruz. Çünkü bizim de sana
söyleyeceklerimiz var''
''İçimizdeki
bazı şahıslar gerçi sana çok öfkelendiler,
ama sana asla dokunmayacağız. Çünkü sana
söz verdik ve senden, düşüncelerini bize
samimiyetle aktarmanı istedik. Kapımız sana
gelecekte de açık, tekrar gel. Gerçeği saygı
ve dürüstlükle söyleyenler çok az bu dünyada''.
Tanrı adamı
şu karşılığı verdi: ''Gerçekten olan, gerçeğin
sesini duyar ve gerçek onu özgür kılar.
İsa Mesih ve Muhammet hakkındaki gerçeği
tam anlamıyla öğrenmek isterseniz, size
gelecekte İncil'den daha açık konuşabilirim.
İçinizde İncil 'i okumak isteyen, fakat
İncili olmayan biri varsa, Gerçek hakkında
derinlemesine düşünebilmesi için, ona bir
adet İncil hediye etmeye hazırım''.
Sözlerini
bitirir bitirmez, kalktı. Kimse onu engellemedi,
hatta kimileri onunla birlikte ayağa kalkıp
kapıyı açtılar. Zindanda gece yarısına kadar
hararetli tartışmalar oldu. Rabbin hizmetçisi
ise, Kuran ve hadis hakkındaki bilgisi ve
Tevrat ve İncil'in doluluğu aracılığıyla,
kendisini gerçeği aktarmakla görevlendiren
Diri Rabbine şükretti.
|