Muhammed'in
adını ağızlarına alır almaz Müslümanlar,
''Allahın salat ve selamı onun üzerine olsun!''
diyorlar. Allahın esenliği Muhammed'te henüz
ulaşmadı mı ki, Allah ve melekleri Ahzab
suresinde yazılı olduğu gibi Muhammed'e
dua etmeliler?
''Şüphesiz
Allah ve melekleri Muhammed'e dua ederler''
(Ahzab 33 :56).
Muhammed henüz aklanıp sonsuz kurtuluşa
kavuşmadı mı ki, Müslümanlar her çağda ona
salat ve selam etmek zorunda kaldılar?
ins
Halbuki
Mesih Kuran'da bile ''doğduğum günde, öldüğüm
günde ve diri olarak kalkacağım günde esenlik
bana olsun'' diyor. Meryem Oğlu, başından
sonuna tüm yaşamını Allah ile barış içinde
geçiren Esenlik Önderidir
O, günahsız
bir biçimde Allahın istemi ve gücüyle Bakire
Meryem'den doğdu. Allahın kelamının bedene
girmesiyle birlikte esenlik her yere yayıldı;
öyle ki, gökler açıldı, melekler sevinç
ilahileri okudular: ''En yücelerde Allah'a
yücelik, insanlara esenlik olsun'' (Luka
2:14).
Mesih gerçekten
öldü. Ama O, günahlarından dolayı değil,
bizim günahlarımız uğruna öldü. Ölüm anında
bile Allah'la barışıktı. Her insan iğrenç
günahları yüzünden ölüyor, ''çünkü günahın
ücreti ölümdür'' (Romalılar 6:32). Oysa
Allah, bizim yerimize ölerek günahlı insanlığı
kendisiyle banştıran Mesih'ten hoşnut kaldı.
Allahın bu sevinci Mesih'in üzerindedir
Mesih 'in
ölümden dirilişi, O'nun suçsuzluğunun ve
kutsallığının en büyük delilidir. Yaşamında
tek bir günah dahi işlemiş olsaydı, ölüm
Muhammed'te olduğu gibi O'nda da kendisine
güç ve egemenlik bulabilirdi. Ama O tek
bir günah bile işlememişti. O yüzden ölüme
galip geldi ve kabrini zaferle terk etti.
Mesih diri, ama Muhammed ölüdür. Bu nedenle
Müslümanlar Mesih'in adını zikrettiklerinde
''O'na selam olsun!'' derler. Böylelik1e
O'nun esenlik içinde olduğuna tanıklık ederler.
Muhammed
büyük zulüm ve baskılardan geçmiş, defalarca
savaşlar yürütmüş, düşmanlarının, putperestlerin
ve dinden dönenlerin katledilmesini emretmişti:
kurtaramamıştı
''Onları
bulduğunuz yerde öldürün. Sizi çıkardıkları
yerden siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak
adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i
Haram'ın yanında onlar savaşmadıkça, siz
de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa,
onları öldürün. İnkar edenlerin cezası böyledir''
(Bakara 2: 191).
''Onlardan
dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse, onları
tutun, bulduğunuz yerde öldürün'' (Nisa
4:89).
''Hürmetli aylar çıkınca, puta tapanları
bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayıp
hapsedin; her gözetleme yerinde onları bekleyin''
(Tevbe 9:5).
Muhammed savaşsız bir barış getirmedi; gazveler
için emir verdi, barış getirmek için bizzat
kan döktü. O, imanlıların emiri, Arap yarımadasında
usta bir politik önderdi.
Mesih de
Yahudiler tarafından türlü zulümlere uğradı.
Oysa O kendisini kılıçla savunmadı. Kan
dökmeyi izleyicilerine de yasakladı: ''Kılıç
çekenlerin hepsi kılıçla ölecek'' (Matta
26:52). Mesih İnancının başarısı için silaha
şiddete başvurup düşmanlarının kanını döken
her ''Mesih imanlısı” cehennemi boylar.
Çünkü O,
bu eylemiyle Esenlik Önderi olan efendisinin
buyruklarına asi gelmiştir. Halbuki cihat
anında ölen Müslüman, günahtan arındırılmış
olarak cennete gönderileceğini ümit eder.
Görülüyor ki, savaşsız kinsiz gerçek esenlik
ve barışı Mesih kurmuştur. Oysa Muhammed
izleyicilerine defalarca savaşmaları buyruğunda
bulundu. Mesih ise düşmanlarının kanı yerine
kendi değerli kanını dökmeyi yeğledi, katilleri
için dua etti: ''Baba! Onları bağışla, çünkü
ne yaptıklarını bilmiyorlar'' (Luka 23:34).
Müslüman
sözcüğünün esenlik anlamına gelen “selam”
kökünden geldiğini düşünecek olursak, gerçek
Müslüman Mesih 'tir.
Sonraki
Sayfa (Ayetullah)
|