www.incilturk.Com

 
 
 

 
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

9- Muhammed ve Mesih 'in Esenliği
Cevaplanması Gereken Bir Sorur


 


 

Muhammed'in adını ağızlarına alır almaz Müslümanlar, ''Allahın salat ve selamı onun üzerine olsun!'' diyorlar. Allahın esenliği Muhammed'te henüz ulaşmadı mı ki, Allah ve melekleri Ahzab suresinde yazılı olduğu gibi Muhammed'e dua etmeliler?

''Şüphesiz Allah ve melekleri Muhammed'e dua ederler'' (Ahzab 33 :56).


Muhammed henüz aklanıp sonsuz kurtuluşa kavuşmadı mı ki, Müslümanlar her çağda ona salat ve selam etmek zorunda kaldılar?
ins

Halbuki Mesih Kuran'da bile ''doğduğum günde, öldüğüm günde ve diri olarak kalkacağım günde esenlik bana olsun'' diyor. Meryem Oğlu, başından sonuna tüm yaşamını Allah ile barış içinde geçiren Esenlik Önderidir

O, günahsız bir biçimde Allahın istemi ve gücüyle Bakire Meryem'den doğdu. Allahın kelamının bedene girmesiyle birlikte esenlik her yere yayıldı; öyle ki, gökler açıldı, melekler sevinç ilahileri okudular: ''En yücelerde Allah'a yücelik, insanlara esenlik olsun'' (Luka 2:14).

Mesih gerçekten öldü. Ama O, günahlarından dolayı değil, bizim günahlarımız uğruna öldü. Ölüm anında bile Allah'la barışıktı. Her insan iğrenç günahları yüzünden ölüyor, ''çünkü günahın ücreti ölümdür'' (Romalılar 6:32). Oysa Allah, bizim yerimize ölerek günahlı insanlığı kendisiyle banştıran Mesih'ten hoşnut kaldı. Allahın bu sevinci Mesih'in üzerindedir

Mesih 'in ölümden dirilişi, O'nun suçsuzluğunun ve kutsallığının en büyük delilidir. Yaşamında tek bir günah dahi işlemiş olsaydı, ölüm Muhammed'te olduğu gibi O'nda da kendisine güç ve egemenlik bulabilirdi. Ama O tek bir günah bile işlememişti. O yüzden ölüme galip geldi ve kabrini zaferle terk etti. Mesih diri, ama Muhammed ölüdür. Bu nedenle Müslümanlar Mesih'in adını zikrettiklerinde ''O'na selam olsun!'' derler. Böylelik1e O'nun esenlik içinde olduğuna tanıklık ederler.

Muhammed büyük zulüm ve baskılardan geçmiş, defalarca savaşlar yürütmüş, düşmanlarının, putperestlerin ve dinden dönenlerin katledilmesini emretmişti: kurtaramamıştı

''Onları bulduğunuz yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'ın yanında onlar savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa, onları öldürün. İnkar edenlerin cezası böyledir'' (Bakara 2: 191).


''Onlardan dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse, onları tutun, bulduğunuz yerde öldürün'' (Nisa 4:89).



''Hürmetli aylar çıkınca, puta tapanları bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayıp hapsedin; her gözetleme yerinde onları bekleyin'' (Tevbe 9:5).


Muhammed savaşsız bir barış getirmedi; gazveler için emir verdi, barış getirmek için bizzat kan döktü. O, imanlıların emiri, Arap yarımadasında usta bir politik önderdi.

Mesih de Yahudiler tarafından türlü zulümlere uğradı. Oysa O kendisini kılıçla savunmadı. Kan dökmeyi izleyicilerine de yasakladı: ''Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek'' (Matta 26:52). Mesih İnancının başarısı için silaha şiddete başvurup düşmanlarının kanını döken her ''Mesih imanlısı” cehennemi boylar.

Çünkü O, bu eylemiyle Esenlik Önderi olan efendisinin buyruklarına asi gelmiştir. Halbuki cihat anında ölen Müslüman, günahtan arındırılmış olarak cennete gönderileceğini ümit eder. Görülüyor ki, savaşsız kinsiz gerçek esenlik ve barışı Mesih kurmuştur. Oysa Muhammed izleyicilerine defalarca savaşmaları buyruğunda bulundu. Mesih ise düşmanlarının kanı yerine kendi değerli kanını dökmeyi yeğledi, katilleri için dua etti: ''Baba! Onları bağışla, çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar'' (Luka 23:34).

Müslüman sözcüğünün esenlik anlamına gelen “selam” kökünden geldiğini düşünecek olursak, gerçek Müslüman Mesih 'tir.

Sonraki Sayfa (Ayetullah)

   

© Copyright incil.türk